Kaymakamlık Sınavı Soru Çözme grubu kurulmuştur.

Kaymakamlık Sınavı için sürekli olarak Soru-Çözme grubu kurulmuştur. Birbirinden zorlu sorular paylaşılacaktır. Üyelik ücretsizdir. Facebook üzerinden takip edebilirsiniz.
Facebook grubuna buradan katılabilirsiniz.
https://www.facebook.com/groups/663193080475675/?fref=ts

adsense

11 Eylül 2014 Perşembe

Medeni Kanun İkinci Kitap Aileler Hukuku

İKİNCİ KİTAP
AİLE HUKUKU
BİRİNCİ KISIM
EVLİLİK HUKUKU
BİRİNCİ BÖLÜM
EVLENME
BİRİNCİ AYIRIM
NİŞANLILIK
A. Nişanlanma
Madde 118-Nişanlanma, evlenme vaadiyle olur.
Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz.
B. Nişanlılığın hükümleri
I. Dava hakkının bulunmaması
Madde 119- Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez.
Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de
geri istenemez.
II. Nişanın bozulmasının sonuçları
1. Maddî tazminat
Madde 120- Nişanlılardan biri haklı bir sebep olmaksızın nişanı bozduğu veya nişan taraflardan birine yükletilebilen
bir sebeple bozulduğu takdirde; kusuru olan taraf, diğerine dürüstlük kuralları çerçevesinde ve evlenme amacıyla yaptığı
harcamalar ve katlandığı maddî fedakârlıklar karşılığında uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Aynı kural nişan
giderleri hakkında da uygulanır.
Tazminat istemeye hakkı olan tarafın ana ve babası veya onlar gibi davranan kimseler de, aynı koşullar altında
yaptıkları harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler.
2. Manevî tazminat
Madde 121-Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî
tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
III. Hediyelerin geri verilmesi
Madde 122- Nişanlılık evlenme dışındaki bir sebeple sona ererse, nişanlıların birbirlerine veya ana ve babanın ya da
onlar gibi davrananların, diğer nişanlıya vermiş oldukları alışılmışın dışındaki hediyeler, verenler tarafından geri istenebilir.
Hediye aynen veya mislen geri verilemiyorsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.
IV. Zamanaşımı
Madde 123- Nişanlılığınsona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına
uğrar.8067
İKİNCİ AYIRIM
EVLENME EHLİYETİ VE ENGELLERİ
A. Ehliyetin koşulları
I. Yaş
Madde 124- Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez.
Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının
evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir.
II. Ayırt etme gücü
Madde 125- Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez.
III. Yasal temsilcinin izni
1. Küçükler hakkında
Madde 126- Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
2. Kısıtlılar hakkında
Madde 127- Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.
3. Mahkemeye başvurma
Madde 128- Hâkim, haklı sebep olmaksızın evlenmeye izin vermeyen yasal temsilciyi dinledikten sonra, bu konuda
başvuran küçük veya kısıtlının evlenmesine izin verebilir.
B. Evlenme engelleri
I. Hısımlık
Madde 129- Aşağıdaki kimseler arasında evlenme yasaktır:
1. Üstsoy ile altsoy arasında; kardeşler arasında; amca, dayı, hala ve teyze ile yeğenleri arasında,
2. Kayın hısımlığı meydana getirmiş olan evlilik sona ermiş olsa bile, eşlerden biri ile diğerinin üstsoyu veya altsoyu
arasında,
3. Evlât edinen ile evlâtlığın veya bunlardan biri ile diğerinin altsoyu ve eşi arasında.
II. Önceki evlilik
1. Sona erdiğinin ispatı
a. Genel olarak
Madde 130- Yeniden evlenmek isteyen kimse, önceki evliliğinin sona ermiş olduğunu ispat etmek zorundadır.
b. Gaiplik durumunda
Madde 131- Gaipliğine karar verilen kişinin eşi, mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez.
Kaybolanın eşi evliliğin feshini, gaiplik başvurusuyla birlikte veya ayrıca açacağı bir dava ile isteyebilir.
Ayrı bir dava ile evliliğin feshi, davacının yerleşim yeri mahkemesinden istenir.8068
2. Kadın için bekleme süresi
Madde 132-Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.
Doğurmakla süre biter.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek
istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
III. Akıl hastalığı
Madde 133- Akıl hastaları, evlenmelerinde tıbbî sakınca bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla anlaşılmadıkça
evlenemezler.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
EVLENME BAŞVURUSU VE TÖRENİ
A. Başvuru
I. Başvuru makamı
Madde 134- Birbiriyle evlenecek erkek ve kadın, içlerinden birinin oturduğu yer evlendirme memurluğuna birlikte
başvururlar.
Evlendirme memuru, belediye bulunan yerlerde belediye başkanı veya bu işle görevlendireceği memur, köylerde
muhtardır.
II. Şekli
Madde 135- Başvuru, evlenecekler tarafından yazılı veya sözlü olarak yapılır.
III. Belgeler
Madde 136- Erkek ve kadından her biri, nüfus cüzdanı ve nüfus kayıt örneğini, önceki evliliği sona ermiş ise buna
ilişkin belgeyi, küçük veya kısıtlı ise ayrıca yasal temsilcisinin imzası onaylanmış yazılı izin belgesini ve evlenmeye engel
hastalığının bulunmadığını gösteren sağlık raporunu evlendirme memurluğuna vermek zorundadır.
IV. Başvurunun incelenmesi ve reddi
Madde 137- Evlendirme memuru, evlenme başvurusunu ve buna eklenmesi gereken belgeleri inceler. Başvuruda bir
noksanlık görürse bunu tamamlar veya tamamlattırır.
Başvurunun usulüne uygun olarak yapılmadığı veya evleneceklerden birinin evlenmeye ehil olmadığı ya da
evlenmeye yasal bir engel bulunduğu anlaşılırsa, evlenme başvurusu reddolunur ve durum evleneceklere yazıyla hemen
bildirilir.
V. Redde itiraz ve yargılama usulü
Madde 138- Evleneceklerden her biri evlendirme memurunun ret kararına karşı mahkemeye başvurabilir. İtiraz,
evrak üzerinde incelenip kesin karara bağlanır.
Ancak, mutlak butlan sebeplerinden birinin bulunduğuna ilişkin ret kararlarına karşı açılan davalar, basit yargılama
usulüyle (…) (1) görülür. (1)
B. Evlenme töreni ve tescil
I. Koşulları
1. Evlenme izni
Madde 139- Evlendirme memuru, evlenme koşullarının varlığını tespit ederse veya ret kararı mahkemece kaldırılırsa,
evleneceklere evlenme gün ve saatini bildirir veya isterlerse evlenme izni belgesini verir.
––––––––––––––
(1) 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “ve Cumhuriyet savcısının hazır bulunmasıyla” ibaresi
yürürlükten kaldırılmıştır.8069
Evlenme izni belgesi, verildiği tarihten başlayarak altı ay içinde evleneceklere herhangi bir evlendirme memuru
önünde evlenebilme hakkı sağlar.
2. Evlenmenin yapılamaması
Madde 140- Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması veya belgelerin verilmesinden başlayarak altı ayın
geçmesi hâlinde, evlendirme memuru evlenme törenini yapamaz.
II. Yapılışı
1. Tören yeri
Madde 141-Evlenme töreni, evlendirme dairesinde evlendirme memurunun ve ayırt etme gücüne sahip ergin iki
tanığın önünde açık olarak yapılır. Ancak, tören evleneceklerin istemi üzerine evlendirme memurunun uygun bulacağı diğer
yerlerde de yapılabilir.
2. Törenin şekli
Madde 142- Evlendirme memuru, evleneceklerden her birine birbiriyle evlenmek isteyip istemediklerini sorar.
Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını verdikleri anda oluşur. Memur, evlenmenin tarafların karşılıklı rızası ile kanuna
uygun olarak yapılmış olduğunu açıklar.
3. Aile cüzdanı ve dinî tören
Madde 143- Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru eşlere bir aile cüzdanı verir.
Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dinî töreni yapılamaz.
Evlenmenin geçerli olması dinî törenin yapılmasına bağlı değildir.
C. Yönetmelik
Madde 144- Evlenme işlemi, evlenme kütüğü, evlenmeye ilişkin yazışma ve evlenme ile ilgili diğer konular
yönetmelikle düzenlenir.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
BATIL OLAN EVLENMELER
A. Mutlak butlan
I. Sebepleri
Madde 145- Aşağıdaki hâllerde evlenme mutlak butlanla batıldır:
1. Eşlerden birinin evlenme sırasında evli bulunması,
2. Eşlerden birinin evlenme sırasında sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunması,
3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması,
4. Eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlığın bulunması.
II. Dava açma görevi ve hakkı
Madde 146- Mutlak butlan davası, Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen açılır.
Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da açılabilir.
III. Dava hakkının sınırlanması veya kalkması
Madde 147- Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı Cumhuriyet savcısı tarafından re'sen dava edilemez; fakat her
ilgili, mutlak butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.8070
Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan
davasını yalnız ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.
Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci
evlenmede diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.
B. Nisbî butlan
I. Eşlerin dava hakkı
1. Ayırt etme gücünden geçici yoksunluk
Madde 148- Evlenme sırasında geçici bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun olan eş, evlenmenin iptalini dava
edebilir.
2. Yanılma
Madde 149- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:
1. Evlenmeyi hiç istemediği veya evlendiği kişiyle evlenmeyi düşünmediği hâlde yanılarak bu evlenmeye razı
olmuşsa,
2. Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir
nitelikte yanılarak evlenmişse.
3. Aldatma
Madde 150- Aşağıdaki durumlarda eşlerden biri evlenmenin iptalini dava edebilir:
1. Eşinin namus ve onuru hakkında doğrudan doğruya onun tarafından veya onun bilgisi altında bir başkası tarafından
aldatılarak evlenmeye razı olmuşsa,
2. Davacının veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bir hastalık kendisinden gizlenmişse.
4. Korkutma
Madde 151- Kendisinin veya yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır
bir tehlike ile korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evlenmenin iptalini dava edebilir.
5. Hak düşürücü süre
Madde 152- İptal davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten
başlayarak altı ay ve her hâlde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
II. Yasal temsilcinin dava hakkı
Madde 153- Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin
iptalini dava edebilir.
Bu suretle evlenen kimse sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle ergin olur, kısıtlı olmaktan çıkar veya karı
gebe kalırsa evlenmenin iptaline karar verilemez.
C. Butlanı gerektirmeyen sebepler
I. Bekleme süresine uymama
Madde 154- Kadının bekleme süresi bitmeden evlenmesi, evlenmenin butlanını gerektirmez.8071
II. Şekil kurallarına uymama
Madde 155- Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin kanunun diğer şekil kurallarına
uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemez.
D. Butlan kararı
I. Genel olarak
Madde 156- Batıl bir evlilik ancak hâkimin kararıyla sona erer. Mutlak butlan hâlinde bile evlenme, hâkimin
kararına kadar geçerli bir evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.
II. Sonuçları
1. Çocuklar yönünden
Madde 157- Mahkemece butlanına karar verilen bir evlilikten doğan çocuklar, ana ve baba iyiniyetli olmasalar bile
evlilik içinde doğmuş sayılırlar.
Çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
2. Eşler yönünden
Madde 158- Evlenmenin butlanına karar verilirse, evlenirken iyiniyetli bulunan eş bu evlenme ile kazanmış olduğu
kişisel durumunu korur.
Eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır.
E. Mirasçıların dava hakkı
Madde 159- Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı
sürdürebilirler. Dava sonucunda evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı olamayacağı gibi,
daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine sağlanan hakları da kaybeder.
F. Yetki ve yargılama usulü
Madde 160- Evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usulü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler
uygulanır.
İKİNCİ BÖLÜM
BOŞANMA
A. Boşanma sebepleri
I. Zina
Madde 161- Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden
beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
II. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış
Madde 162- Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır
derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun
üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.8072
III. Suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme
Madde 163- Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü
onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
IV. Terk (1)
Madde 164- Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk
ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte
ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk
etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay
içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar
gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde
bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
V. Akıl hastalığı
Madde 165- Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın
geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
VI. Evlilik birliğinin sarsılması
Madde 166- Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış
olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır.
Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar
bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde,
evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek
iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda
taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde
tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya
hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği
tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği
temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
B. Dava
I. Konusu
Madde 167- Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.
––––––––––––––––––
(1) 31/3/2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “hâkim” ibarelerinden
sonra gelmek üzere “veya noter” ibareleri eklenmiş ve metne işlenmiştir.8073
II. Yetki
Madde 168- Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce
son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
III. Geçici önlemler
Madde 169- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin
barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.
C. Karar
I. Boşanma veya ayrılık
Madde 170- Boşanma sebebi ispatlanmış olursa, hâkim boşanmaya veya ayrılığa karar verir.
Dava yalnız ayrılığa ilişkinse, boşanmaya karar verilemez.
Dava boşanmaya ilişkinse, ancak ortak hayatın yeniden kurulması olasılığı bulunduğu takdirde ayrılığa karar
verilebilir.
II. Ayrılık süresi
Madde 171- Ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle
işlemeye başlar.
III. Ayrılık süresinin bitimi
Madde 172- Süre bitince ayrılık durumu kendiliğinden sona erer.
Ortak hayat yeniden kurulmamışsa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Boşanmanın sonuçları düzenlenirken ilk davada ispatlanmış olan olaylar ve ayrılık süresinde ortaya çıkan durumlar
göz önünde tutulur.
IV. Boşanan kadının kişisel durumu
Madde 173- Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki
soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini
isteyebilir.
Kadının, boşandığı kocasının soyadını kullanmakta menfaati bulunduğu ve bunun kocaya bir zarar vermeyeceği
ispatlanırsa, istemi üzerine hâkim, kocasının soyadını taşımasına izin verir.
Koca, koşulların değişmesi hâlinde bu iznin kaldırılmasını isteyebilir.
V. Boşanmada tazminat ve nafaka
1. Maddî ve manevî tazminat
Madde 174- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf,
kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî
tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
2. Yoksulluk nafakası
Madde 175- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer
taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.8074
3. Tazminat ve nafakanın ödenme biçimi
Madde 176-Maddî tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde
ödenmesine karar verilebilir.
Manevî tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da
taraflardan birinin ölümü hâlinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması,
yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına
karar verilebilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal
ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
4. Yetki
Madde 177- Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi
yetkilidir.
5. Zamanaşımı
Madde 178- Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin
üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
VI. Mal rejiminin tasfiyesi
1. Boşanma hâlinde
Madde 179- Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır.
2. Ayrılık hâlinde
Madde 180- Ayrılığa karar verilirse mahkeme, ayrılığın süresine ve eşlerin durumlarına göre aralarında sözleşmeyle
kabul edilmiş olan mal rejiminin kaldırılmasına karar verebilir.
VII. Miras hakları
Madde 181- Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan
ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.
(Değişik ikinci fıkra: 31/3/2011-6217/19 md.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin
davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
VIII. Çocuklar bakımından ana ve babanın hakları
1. Hâkimin takdir yetkisi
Madde 182 - Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk
vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan
kişisel ilişkilerini düzenler.
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle
sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak
zorundadır.
Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve
ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. 8075
2. Durumun değişmesi
Madde 183- Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu
kılması hâlinde hâkim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.
D. Boşanmada yargılama usulü
Madde 184- Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa
tâbidir:
1. Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları
ispatlanmış sayamaz.
2. Hâkim, bu olgular hakkında gerek re'sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamaz.
4. Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
5. Boşanma veya ayrılığın fer'î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
6. Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
EVLİLİĞİN GENEL HÜKÜMLERİ
A. Haklar ve yükümlülükler
I. Genel olarak
Madde 185- Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur.
Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen
göstermekle yükümlüdürler.
Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.
II. Konutun seçimi, birliğin yönetimi ve giderlere katılma
Madde 186- Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler.
Birliği eşler beraberce yönetirler.
Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.
III. Kadının soyadı
Madde 187- Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine
yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir. Daha önce iki soyadı kullanan kadın, bu
haktan sadece bir soyadı için yararlanabilir.
B. Birliğin temsili
I. Eşlerin temsil yetkisi
Madde 188- Eşlerden her biri, ortak yaşamın devamı süresince ailenin sürekli ihtiyaçları için evlilik birliğini temsil
eder.
Ailenin diğer ihtiyaçları için eşlerden biri, birliği ancak aşağıdaki hâllerde temsil edebilir:
1. Diğer eş veya haklı sebeplerle hâkim tarafından yetkili kılınmışsa, 8076
2. Birliğin yararı bakımından gecikmede sakınca bulunur ve diğer eşin hastalığı, başka bir yerde olması veya benzeri
sebeplerle rızası alınamazsa.
II. Sorumluluk
Madde 189-Birliği temsil yetkisinin kullanıldığı hâllerde, eşler üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olurlar.
Eşlerden her biri, birliği temsil yetkisi bulunmaksızın yaptığı işlemlerden kişisel olarak sorumludur. Ancak, temsil
yetkisinin üçüncü kişilerce anlaşılamayacak şekilde aşılması hâlinde eşler müteselsilen sorumludurlar.
III. Temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlanması
Madde 190- Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalırsa hâkim, diğer eşin
istemi üzerine temsil yetkisini kaldırabilir veya sınırlayabilir. İstemde bulunan eş, temsil yetkisinin kaldırıldığını veya
sınırlandığını, üçüncü kişilere sadece kişisel duyuru yoluyla bildirebilir.
Temsil yetkisinin kaldırılmasının veya sınırlanmasının iyiniyetli üçüncü kişilere karşı sonuç doğurması, durumun
hâkimin kararıyla ilân edilmesine bağlıdır.
IV. Temsil yetkisinin geri verilmesi
Madde 191- Temsil yetkisinin kaldırılmasına veya sınırlanmasına ilişkin karar, koşullar değiştiğinde eşlerden birinin
istemi üzerine hâkim tarafından değiştirilebilir.
İlk karar ilân edilmiş ise, değişikliğe ilişkin karar da ilân olunur.
C. Eşlerin meslek ve işi
Madde 192- Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak, meslek ve iş
seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur.
D. Eşlerin hukukî işlemleri
I. Genel olarak
Madde 193- Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukukî
işlemi yapabilir.
II. Aile konutu
Madde 194- Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez,
aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin
verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebilir.(1)
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı
bildirimle sözleşmenin tarafı hâline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.
E. Birliğin korunması
I. Genel olarak
Madde 195 - Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir
konuda uyuşmazlığa düşülmesi hâlinde, eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler.
_______________________________
(1) 6/2/2014 tarihli ve 6518 sayılı Kanunun 44 üncü maddesiyle bu fıkrada yer alan “şerhin verilmesini” ibaresinden sonra
gelmek üzere “tapu müdürlüğünden” ibaresi eklenmiştir.8077
Hâkim, eşleri yükümlülükleri konusunda uyarır; onları uzlaştırmaya çalışır ve eşlerin ortak rızası ile uzman kişilerin
yardımını isteyebilir.
Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır.
II. Eşler birlikte yaşarken
Madde 196 - Eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler.
Eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması, katkı miktarının belirlenmesinde
dikkate alınır.
Bu katkılar, geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir.
III. Birlikte yaşamaya ara verilmesi
Madde 197 - Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddî biçimde
tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir.
Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine
yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır.
Eşlerden biri, haklı bir sebep olmaksızın diğerinin birlikte yaşamaktan kaçınması veya ortak hayatın başka bir sebeple
olanaksız hâle gelmesi üzerine de yukarıdaki istemlerde bulunabilir.
Eşlerin ergin olmayan çocukları varsa hâkim, ana ve baba ile çocuklar arasındaki ilişkileri düzenleyen hükümlere göre
gereken önlemleri alır.
IV. Borçlulara ait önlemler
Madde 198 - Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına,
ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.
V. Tasarruf yetkisinin sınırlanması
Madde 199 - Ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine
getirilmesi gerektirdiği ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların
ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar verebilir.
Hâkim bu durumda gerekli önlemleri alır.
Hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırırsa, re'sen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine
karar verir.
VI. Durumun değişmesi
Madde 200 - Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya
sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.
VII. Yetki
Madde 201 - Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler konusunda yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin
yerleşim yeri mahkemesidir.
Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme ilk istemde
bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.
Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya kaldırılması konusunda yetkili mahkeme, önlem kararını veren
mahkemedir. Ancak, her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yeni yerleşim yeri
mahkemesidir.8078
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
EŞLER ARASINDAKİ MAL REJİMİ
BİRİNCİ AYIRIM
GENEL HÜKÜMLER
A. Yasal mal rejimi
Madde 202- Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.
B. Mal rejimi sözleşmesi
I. Sözleşmenin içeriği
Madde 203- Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak
kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.
II. Sözleşme ehliyeti
Madde 204- Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir.
Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.
III. Sözleşmenin şekli
Madde 205- Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme
başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.
C. Olağanüstü mal rejimi
I. Eşlerden birinin istemi ile
1. Karar
Madde 206- Haklı bir sebep varsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına
dönüşmesine karar verebilir.
Özellikle aşağıdaki hâllerde haklı bir sebebin varlığı kabul edilir:
1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan
esirgemesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı, geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten
kaçınması,
5. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden yoksun olması.
Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal
ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.8079
2. Yetki
Madde 207- Yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
3. Mal ayrılığına geçişten dönme
Madde 208- Eşler, her zaman yeni bir mal rejimi sözleşmesiyle önceki veya başka bir mal rejimini kabul edebilirler.
Mal ayrılığına geçişi gerektiren sebebin ortadan kalkması hâlinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine eski mal
rejimine dönülmesine karar verebilir.
II. Cebrî icra hâlinde
1. İflâsta
Madde 209- Mal ortaklığını kabul etmiş olan eşlerden birinin iflâsına karar verildiği takdirde, ortaklık kendiliğinden
mal ayrılığına dönüşür.
2. Hacizde
Madde 210- Mal ortaklığını kabul etmiş eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında
zarara uğrarsa, hâkimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
Alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir.
Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri mahkemesidir.
3. Eski rejime dönme
Madde 211- Alacaklı tatmin edildiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine hâkim, mal ortaklığının yeniden
kurulmasına karar verebilir.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle edinilmiş mallara katılma rejimini kabul edebilirler.
III. Önceki rejimin tasfiyesi
Madde 212 - Mal ayrılığına geçildiği takdirde, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, eşler arasında önceki mal
rejiminin tasfiyesi, bu rejime ilişkin hükümlere göre yapılır.
D. Alacaklıların korunması
Madde 213 - Mal rejiminin kurulması, değiştirilmesi veya önceki rejimin tasfiyesi, eşlerden birinin veya ortaklığın
alacaklılarının, üzerinden haklarını alabilecekleri malları sorumluluk dışında bırakamaz.
Kendisine böyle mallar geçmiş olan eş, borçlardan kişisel olarak sorumludur; ancak, söz konusu malların borcu
ödemeye yetmediğini ispat ettiği takdirde, bu ölçüde kendisini sorumluluktan kurtarabilir.
E. Mal rejiminin tasfiyesi davalarında yetki
Madde 214 - Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler
yetkilidir:
1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hâkim tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili
olan mahkeme,
3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi.8080
F. Bir eşin mallarının diğeri tarafından yönetimi
Madde 215 - Eşlerden birinin açık veya örtülü olarak mallarının yönetimini diğer eşe bırakması hâlinde, aksi
kararlaştırılmış olmadıkça vekâlet hükümleri uygulanır.
G. Envanter
Madde 216- Eşlerden her biri, diğerinden her zaman mallarının envanterinin resmî senetle yapılmasını isteyebilir.
Bu envanter, malların getirilmesinden başlayarak bir yıl içinde yapılmışsa, aksi ispatlanmış olmadıkça bu envanterin
doğru olduğu kabul edilir.
H. Eşler arasındaki borçlar
Madde 217- Mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla beraber bir borcun yerine
getirilmesi, borçlu eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre
isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa, hâkim istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.
İKİNCİ AYIRIM
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA
A. Mülkiyet
I. Kapsamı
Madde 218- Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.
II. Edinilmiş mallar
Madde 219- Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı
değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve
benzerlerinin yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.
III. Kişisel mallar
1. Kanuna göre
Madde 220- Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir
şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevî tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.8081
2. Sözleşmeye göre
Madde 221- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş
mallara dahil olması gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da
kararlaştırabilirler.
IV. İspat
Madde 222 - Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.
B. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
Madde 223 - Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve
bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir.
Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde
tasarrufta bulunamaz.
C. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk
Madde 224 - Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur.
D. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
I. Sona erme anı
Madde 225 - Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi
hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
II. Malların geri alınması ve borçlar
1. Genel olarak
Madde 226 - Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.
Tasfiye sırasında, paylı mülkiyete konu bir mal varsa, eşlerden biri kanunda öngörülen diğer olanaklardan
yararlanabileceği gibi, daha üstün bir yararı olduğunu ispat etmek ve diğerinin payını ödemek suretiyle o malın bölünmeden
kendisine verilmesini isteyebilir.
Eşler karşılıklı borçları ile ilgili düzenleme yapabilirler.
2. Değer artış payı
Madde 227 - Eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir
karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak
hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda
katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması hâlinde hâkim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun
olarak belirler.
Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.8082
III. Eşlerin paylarının hesaplanması
1. Kişisel malların ve edinilmiş malların ayrılması
Madde 228- Eşlerin kişisel malları ile edinilmiş malları, mal rejiminin sona ermesi anındaki durumlarına göre ayrılır.
Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün
kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım
kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki
döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılır.
2. Eklenecek değerler
Madde 229- Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler
dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması
koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.
3. Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında denkleştirme
Madde 230- Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel
mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.
Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç,
edinilmiş mallara ilişkin sayılır.
Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa,
değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha
önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.
4. Artık değer
Madde 231- Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere her eşin
edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır.
Değer eksilmesi göz önüne alınmaz.
IV. Değerin belirlenmesi
1. Sürüm değeri
Madde 232- Mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınır.
2. Gelir değeri
a. Genel olarak
Madde 233 - Bir eşin malik olarak bizzat işletmeye devam ettiği veya sağ kalan eş ya da altsoyundan birinin
kendisine bir bütün olarak özgülenmesini istemeye haklı olduğu bir tarımsal işletme için değer artışından alacağı pay ve
katılma alacağı, bunların gelir değeri göz önünde tutularak hesaplanır. 8083
Tarımsal işletmenin maliki veya mirasçıları, diğer eşe karşı ileri sürebilecekleri değer artışı payının veya katılma
alacağının, işletmenin sadece sürüm değeri üzerinden hesaplanmasını isteyebilir.
Değerlendirmeye ve işletmenin kazancından mirasçılara pay ödenmesine ilişkin miras hukuku hükümleri kıyas
yoluyla uygulanır.
b. Özel hâller
Madde 234- Özel hâller gerektirdiği takdirde hesaplanan değer, uygun bir miktarda artırılabilir.
Özellikle sağ kalan eşin geçim koşulları, tarımsal işletmenin alım değeri, ayrıca tarımsal işletme kendisine ait olan
eşin yaptığı yatırımlar veya malî durumu özel hâllerden sayılır.
3. Değerlendirme anı
Madde 235- Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba
katılırlar.
Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.
V. Artık değere katılma
1. Kanuna göre
Madde 236- Her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Alacaklar takas
edilir.
Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin artık değerdeki pay oranının hakkaniyete uygun
olarak azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
2. Sözleşmeye göre
a. Genel olarak
Madde 237- Artık değere katılmada mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edilebilir.
Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemez.
b. İptal, boşanma veya mahkeme kararıyla mal ayrılığında
Madde 238- Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine
karar verilmesi hâllerinde, kanundaki artık değere katılmaya ilişkin düzenlemeden farklı anlaşmalar, ancak mal rejimi
sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş olması hâlinde geçerlidir.
VI. Katılma alacağının ve değer artış payının ödenmesi
1. Ödeme ve ertelenmesi
Madde 239- Katılma alacağı ve değer artış payı ayın veya para olarak ödenebilir. Aynî ödemede malların sürüm
değeri esas alınır; bir mesleğin icrasına ayrılmış birimler ile işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir.
Katılma alacağının ve değer artış payının derhâl ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş
ödemelerinin uygun bir süre ertelenmesini isteyebilir.
Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak katılma alacağına ve değer artış payına faiz yürütülür;
durum ve koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.8084
2. Aile konutu ve ev eşyası
Madde 240- Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut
üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı
tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır.
Sağ kalan eş, aynı koşullar altında ev eşyası üzerinde kendisine mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı
yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir.
Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra
etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hukuku hükümleri saklıdır.
3. Üçüncü kişilere karşı dava
Madde 241- Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş
veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden
eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.
Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her
hâlde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki fıkra hükümleri ve yetki kuralları dışında mirastaki tenkis davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
MAL AYRILIĞI
A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
Madde 242- Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim,
yararlanma ve tasarruf haklarını korur.
B. Diğer hükümler
Madde 243- İspat, borçlardan sorumluluk ve paylı mülkün özgülenmesi konularında paylaşmalı mal ayrılığı rejimine
ilişkin hükümler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI
A. Yönetim, yararlanma ve tasarruf
I. Genel olarak
Madde 244- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf
haklarını korur.
II. İspat
Madde 245- Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.8085
B. Borçlardan sorumluluk
Madde 246- Eşlerden her biri, kendi borçlarından bütün malvarlığıyla sorumludur.
C. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
I. Sona erme anı
Madde 247- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi
hâllerinde de, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
II. Malların geri alınması ve paylı malın verilmesi
1. Genel olarak
Madde 248- Her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde, üstün yararı olduğunu ispat eden eş, diğer önlemler yanında, eşine
payının ödeme günündeki karşılığını vermek suretiyle paylı mülkiyetteki malın kendisine verilmesini isteyebilir.
2. Katkıdan doğan hak
Madde 249- Eşlerden biri diğerine ait olup, paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya
korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa; mal rejiminin sona ermesi hâlinde, katkısı oranında
hakkaniyete uygun bir bedel ödenmesini isteyebilir.
Aynı istem, paylaştırma dışı kalan malın yerine geçen değerler için de geçerlidir.
III. Aileye özgülenen mallar
1. Kural
Madde 250- Eşlerden biri tarafından paylaşmalı mal ayrılığı rejiminin kurulmasından sonra edinilmiş olup ailenin
ortak kullanım ve yararlanmasına özgülenmiş mallar ile ailenin ekonomik geleceğini güvence altına almaya yönelik
yatırımlar veya bunların yerine geçen değerler, mal rejiminin sona ermesi hâlinde eşler arasında eşit olarak paylaşılır.
Paylaştırmada işletmelerin ekonomik bütünlüğü gözetilir.
Manevî tazminat alacakları, miras yoluyla edinilen mallar ile karşılıksız kazandırmada bulunanın açık iradesinden
aksi anlaşılmadıkça, sağlararası veya ölüme bağlı tasarruflarla edinilen mallar hakkında bu hüküm uygulanmaz.
2. Paylaşmaya aykırı davranışlar
Madde 251- Eşlerden biri, diğer eşin payını azaltmak kastıyla paylaşmadan önce bir malı karşılıksız olarak elden
çıkardığı takdirde hâkim, diğer eşin alacağı denkleştirme bedelini hakkaniyete uygun olarak belirler.
Mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan olağan hediyeler dışında yapılan
karşılıksız kazandırmaların bu eşin payını azaltmak kastıyla yapıldığı varsayılır.
Bu tür kazandırmalara ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla,
kazandırmadan yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.8086
3. Paylaştırma isteminin reddi
Madde 252- Zina veya hayata kast nedeniyle boşanma hâlinde hâkim, kusurlu eşin payının hakkaniyete uygun olarak
azaltılmasına veya kaldırılmasına karar verebilir.
4. Paylaştırma yöntemi
Madde 253- Paylaştırmanın ayın olarak yapılması asıldır. Buna olanak yoksa bedel eklemek suretiyle paylar
denkleştirilir. Eşlerden birinin diğerine ödeyeceği bedel, malların tasfiye anındaki sürüm değerlerine göre hesaplanır. Bu
hesaplamada paylaşım konusu malların edinilmesinden doğan borçlar indirilir.
Denkleştirme bedelinin derhal ödenmesi kendisi için ciddî güçlükler doğuracaksa, borçlu eş ödemelerin uygun bir
süre ertelenmesini isteyebilir.
Aksine anlaşma yoksa, tasfiyenin sona ermesinden başlayarak denkleştirme bedeline faiz yürütülür; durum ve
koşullar gerektiriyorsa ayrıca borçludan güvence istenebilir.
IV. Aile konutu ve ev eşyası
1. İptal veya boşanma hâlinde
Madde 254- Evliliğin iptal veya boşanma kararıyla sona erdirilmesi hâlinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve
eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını kullanmaya hangisinin devam edeceği
konusunda eşler anlaşabilirler. Konutta kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir.
Eşlerin aile konutunda kimin kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları
hâlinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hâkim, olayın özelliklerini, eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların
menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla birlikte re'sen karar
verir; bu kararında kalma ve kullanma süresini belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.
Hâkim aksine karar vermedikçe hak, belirlenen sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Ancak, bu süre sona
ermeden yararlanan tarafın durumunda değişiklik olması hâlinde, diğer taraf hâkimden, kararın gözden geçirilmesini
isteyebilir.
Eşler konutta kira ile oturuyorlarsa hâkim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin kalmasına karar verebilir.
Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya
boşanma kararıyla birlikte re'sen karar verilir.
2. Ölüm hâlinde
Madde 255- Eşlerden birinin ölümü hâlinde, paylaşma konusu olan mallar arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte
yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına mahsup edilmek ve
yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde sağ kalan eşin veya ölenin diğer yasal mirasçılardan birinin istemi üzerine, mülkiyet
yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra
etmesi için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz. Tarımsal taşınmazlara ilişkin miras hükümleri saklıdır. 8087
BEŞİNCİ AYIRIM
MAL ORTAKLIĞI
A. Mülkiyet
I. Kapsamı
Madde 256- Mal ortaklığı rejimi, ortaklık malları ile eşlerin kişisel mallarını kapsar.
II. Ortaklık malları
1. Genel mal ortaklığı
Madde 257- Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri
ortaklık mallarını oluşturur.
Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar.
Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.
2. Sınırlı mal ortaklığı
a. Edinilmiş mallarda ortaklık
Madde 258- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle sadece edinilmiş mallardan oluşan bir ortaklık kabul edebilirler.
Kişisel malların gelirleri de bu ortaklığa dahildir.
b. Diğer mal ortaklıkları
Madde 259 - Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle belirli malvarlığı değerlerini veya türlerini, özellikle taşınmaz malları,
bir eşin kazancını, bir meslek veya sanat icrası için kullandığı malları ortaklık dışında tutabilirler.
Aksi sözleşmede öngörülmedikçe bu malların gelirleri ortaklığa dahil değildir.
III. Kişisel mallar
Madde 260- Kişisel mallar, mal rejimi sözleşmesi, üçüncü kişinin karşılıksız kazandırması veya kanunla belirlenir.
Eşlerden her birinin sadece kişisel kullanımına ayrılmış olan eşyası ile manevî tazminat alacakları kanundan dolayı
kişisel malıdır.
Bir eşin saklı pay olarak isteyebileceği malvarlığı değerleri, mal rejimi sözleşmesiyle ortaklığa dahil edildiği ölçüde,
mirasbırakanları tarafından kendisine kişisel mal olarak kazandırılamaz.
IV. İspat
Madde 261- Bir eşin kişisel malı olduğu ispatlanmadıkça tüm malvarlığı değerleri ortaklık malı sayılır.
B. Yönetim ve tasarruf
I. Ortaklık mallarında
1. Olağan yönetim
Madde 262- Eşler, ortaklık mallarını evlilik birliğinin yararına uygun olarak yönetirler.
Olağan yönetim sınırları içinde her eş, ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir.8088
2. Olağanüstü yönetim
Madde 263- Olağan yönetim dışında kalan konularda eşler, ancak birlikte veya biri diğerinin rızasını almak suretiyle
ortaklığı yükümlülük altına sokabilir veya mallarda tasarrufta bulunabilir.
Rızanın bulunmadığını bilmeyen veya bilecek durumda olmayan üçüncü kişiler için bu rıza var sayılır.
Evlilik birliğinin temsiline ilişkin hükümler saklıdır.
3. Ortaklık malları ile meslek veya sanat icrası
Madde 264- Eşlerden biri, diğerinin rızasıyla ortaklık mallarını kullanarak, tek başına bir meslek veya sanat icra
ederse, bu meslek veya sanata ilişkin bütün hukukî işlemleri yapabilir.
4. Mirasın kabulü veya reddi
Madde 265- Eşlerden biri, diğerinin rızası olmaksızın ortaklık mallarına girecek olan bir mirası reddemeyeceği gibi,
tereke borca batıksa mirası kabul de edemez.
Diğer eşin rızasının alınmasına olanak bulunamazsa veya bu konudaki istem onun tarafından haklı sebep olmaksızın
reddedilirse, istem sahibi eş kendi yerleşim yeri mahkemesine başvurabilir.
5. Sorumluluk ve yönetim giderleri
Madde 266- Mal ortaklığının sona ermesi hâlinde, eşlerden her biri ortaklık malıyla ilgili işlemlerden dolayı vekil
gibi sorumludur.
Yönetim giderleri ortaklık mallarından karşılanır.
II. Kişisel mallar
Madde 267- Eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi kişisel mallarını yönetme ve bunlar üzerinde tasarrufta
bulunma hakkına sahiptir.
Kişisel mallara giren gelirler varsa, yönetim giderleri bu gelirlerden karşılanır.
C. Üçüncü kişilere karşı sorumluluk
I. Ortaklık borçları
Madde 268- Eşlerden her biri, aşağıdaki borçlardan kişisel malları ve ortaklık mallarıyla sorumludur:
1. Evlilik birliğini temsil veya ortaklık mallarını yönetme yetkisine dayanarak yapılan borçlardan,
2. Ortaklık mallarını veya ortaklık mallarına giren gelirleri kullanarak bir meslek veya sanatın icra edilmesi nedeniyle
yapılan borçlardan,
3. Diğer eş için de kişisel sorumluluk doğuran borçlardan,
4. Kişisel mal yanında ortaklık mallarının da sorumlu olacağı hususunda eşlerin üçüncü kişilerle anlaşarak yaptığı
borçlardan.
II. Kişisel borçlar
Madde 269- Her eş, diğer bütün borçlardan kendi kişisel mallarıyla ve ortaklık mallarının değerinin yarısı kadarıyla
sorumlu tutulur.
Ortaklığın zenginleşmesinden kaynaklanan istemler saklıdır. 8089
D. Eşler arasındaki borçlar
Madde 270 - Mal rejimi eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla beraber bir borcun yerine
getirilmesi borçlu eşi, evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre
isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa hâkim, istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.
E. Mal rejiminin sona ermesi ve tasfiye
I. Sona erme anı
Madde 271 - Mal rejimi eşlerden birinin ölümü, diğer bir mal rejiminin kabul edilmesi veya eşlerden biri hakkında
iflâsın açılmasıyla son bulur.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi
hâllerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.
Ortaklık mallarıyla kişisel malların kapsamının belirlenmesinde mal ortaklığının sona erdiği tarih esas alınır.
II. Kişisel mala ekleme
Madde 272 - Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş
gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal
yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan
sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba
katılır.
III. Kişisel mal ile ortaklık malı arasındaki denkleştirme
Madde 273 - Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları, ortaklık mallarından veya ortaklık mallarına ilişkin borçları
kişisel mallarından ödenmiş ise; tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir.
Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç
ortaklık mallarına ilişkin sayılır.
IV. Değer artış payı
Madde 274- Bir eşin kişisel malı veya ortaklık malıyla bir başka mal kesimine giren malvarlığı değerinin edinilmesi,
iyileştirilmesi veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, edinilmiş mallara katılma rejiminde değer artış payına ilişkin
hükümler uygulanır.
V. Değer belirlenmesi
Madde 275 -Mal rejimi sona erince, mevcut ortaklık mallarının değerlendirilmesinde tasfiye anı esas alınır.
VI. Paylaşma
1. Ölüm veya diğer bir mal rejiminin kabulü hâlinde
Madde 276- Eşlerden birinin ölümü veya diğer bir mal rejiminin kabulü sebebiyle mal ortaklığının sona ermesi
hâlinde, her eşe veya mirasçılarına ortaklık mallarının yarısı verilir.
Mal rejimi sözleşmesiyle başka bir paylaşma oranı kararlaştırılabilir.
Bu tür anlaşmalar altsoyun saklı paylarını zedeleyemez.8090
2. Diğer hâllerde
Madde 277- Boşanma veya evliliğin iptali sebebiyle ya da kanun veya mahkeme kararı gereğince mal ayrılığına geçiş
hâllerinde, her eş edinilmiş mallara katılma rejiminde kendi kişisel malı sayılacak olanları ortaklık mallarından geri alır.
Geri kalan ortaklık malları eşler arasında yarı yarıya paylaşılır.
Yasal paylaşmanın değiştirilmesine ilişkin anlaşmalar, ancak mal rejimi sözleşmesinde bunun açıkça öngörülmüş
olması hâlinde geçerlidir.
VII. Paylaşma usulü
1. Kişisel mallar
Madde 278- Mal ortaklığının eşlerden birinin ölümüyle sona ermesi hâlinde sağ kalan eş, edinilmiş mallara katılma
rejiminde kişisel malı sayılabilecek olanların payına mahsuben kendisine verilmesini isteyebilir.
2. Aile konutu ve ev eşyası
Madde 279- Eşlerin birlikte yaşadıkları konut veya ev eşyası ortaklık mallarına dahil ise, sağ kalan eş, payına
mahsuben bunların mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir.
Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eş veya ölenin diğer yasal mirasçılarının istemiyle bunlar üzerinde
mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınabilir.
Mal ortaklığı rejiminin ölüm dışındaki bir sebeple son bulması hâlinde, eşlerden her biri, üstün bir yararının varlığını
ispat etmek suretiyle aynı istemleri ileri sürebilir.
3. Diğer malvarlığı değerleri
Madde 280- Bir eş, üstün bir yararının varlığını ispat etmek suretiyle diğer malvarlığı değerlerinin de payına
mahsuben kendisine verilmesini isteyebilir.
4. Diğer paylaşma kuralları
Madde 281- Diğer hâllerde paylı mülkiyet ve mirasın paylaşılmasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
İKİNCİ KISIM
HISIMLIK
BİRİNCİ BÖLÜM
SOYBAĞININ KURULMASI
BİRİNCİ AYIRIM
GENEL HÜKÜMLER
A. Genel olarak soybağının kurulması
Madde 282- Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.
Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.
Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur.
B. Davada yetki ve yargılama usulü
I. Yetki
Madde 283 -Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde
açılır.8091
II. Yargılama usulü
Madde 284-Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu uygulanır:
1. Hâkim maddî olguları re'sen araştırır ve kanıtları serbestçe takdir eder.
2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan
araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hâkimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza
göstermezse, hâkim, durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.
İKİNCİ AYIRIM
KOCANIN BABALIĞI
A. Babalık karinesi
Madde 285 - Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun
babası kocadır.
Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla
mümkündür.
Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye
başlar.
B. Soybağının reddi
I. Dava hakkı
Madde 286 - Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı
açılır.
Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve kocaya karşı açılır.
II. İspat
1. Evlilik içinde ana rahmine düşme
Madde 287- Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz
gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
2. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
Madde 288 - Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt
getirmesi gerekmez.
Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa,
kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
III. Hak düşürücü süreler
Madde 289- Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel
ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl, (…) (1) içinde açmak zorundadır. (1)
Çocuk, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
–––––––––––
(1) Bu fıkrada yer alan “…her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 25/6/2009 tarihli ve E.: 2008/30, K.:
2009/96 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.8092
C. Karinelerin çakışması
Madde 290- Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden
evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır.
Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.
D. Diğer ilgililerin dava hakkı
Madde 291- Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli
olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu
ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden
başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl, (…) (1) içinde
soybağının reddi davasını açar. (1)
Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
E. Sonradan evlenme
I. Koşulu
Madde 292- Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde
doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.
II. Bildirim
Madde 293- Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim
yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar.
Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olmasını engellemez.
Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince, nüfus
memuru re'sen gerekli işlemi yapar.
III. İtiraz ve iptal
Madde 294- Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının
kurulmasına itiraz edebilirler. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş ya da ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması hâlinde itiraz hakkına
sahiptir.
Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
TANIMA VE BABALIK HÜKMÜ
A. Tanıma
I. Koşulları ve şekli
Madde 295- Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya
vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.
Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.
–––––––––––––
(1) Bu fıkrada yer alan “...her hâlde doğumdan başlayarak beş yıl...” ibaresi, 10/12/2013 tarihli ve 28847 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 10/10/2013 tarihli ve E.: 2013/62, K.: 2013/115 sayılı Kararı ile iptal
edilmiştir.8093
II. Bildirim
Madde 296- Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı
babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.
Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet
makamına bildirir.
III. İptal davası
1. Tanıyanın dava hakkı
Madde 297- Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir.
İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır.
2. İlgililerin dava hakkı
a. Genel olarak
Madde 298- Ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın
iptalini dava edebilirler.
Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.

b. İspat yükü
Madde 299- Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma
döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar.
3. Hak düşürücü süreler
Madde 300- Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten
başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak
bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay
içinde dava açılabilir.
B. Babalık hükmü
I. Dava hakkı
Madde 301- Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından
açılmışsa anaya ihbar edilir.
II. Karine
Madde 302- Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel
ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.8094
Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı
karine geçerli olur.
Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden
daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.
III. Hak düşürücü süreler
Madde 303- Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan
başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
(İptal ikinci fıkra: Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve E.: 2010/71, K.: 2011/143 sayılı Kararı ile.)(1)
Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye
başlar.
Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay
içinde dava açılabilir. (2)
IV. Ananın malî hakları
Madde 304- Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin
karşılanmasını isteyebilir:
1. Doğum giderleri,
2. Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
3. Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan
indirilir.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
EVLÂT EDİNME
A. Küçüklerin evlât edinilmesi
I. Genel koşulları
Madde 305- Bir küçüğün evlât edinilmesi, evlât edinen tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması
koşuluna bağlıdır.
Evlât edinmenin her hâlde küçüğün yararına bulunması ve evlât edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete
aykırı bir biçimde zedelenmemesi de gerekir.
II. Birlikte evlât edinme
Madde 306- Eşler, ancak birlikte evlât edinebilirler; evli olmayanlar birlikte evlât edinemezler.
Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.
Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin
çocuğunu evlât edinebilir.
III. Tek başına evlât edinme
Madde 307- Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek başına evlât edinebilir.
–––––––––––––––
(1) Bu Karar Resmi Gazete’de yayımlandığı 7/2/2012 tarihinden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmiştir.
(2) Bu fıkra; Anayasa Mahkemesi’nin 15/3/2012 tarihli ve E.: 2011/116, K.: 2012/39 sayılı Kararı ile “çocuk” yönünden
iptal edilmiş olup, Kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 21/7/2012 tarihinden başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesi
hüküm altına alınmıştır.8095
Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden
beri nerede olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri eşinden ayrı yaşamakta olması
yüzünden birlikte evlât edinmesinin mümkün olmadığını ispat etmesi hâlinde, tek başına evlât edinebilir.
IV. Küçüğün rızası ve yaşı
Madde 308- Evlât edinilenin, evlât edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır.
Ayırt etme gücüne sahip olan küçük, rızası olmadıkça evlât edinilemez.
Vesayet altındaki küçük, ayırt etme gücüne sahip olup olmadığına bakılmaksızın vesayet dairelerinin izniyle evlât
edinilebilir.
V. Ana ve babanın rızası
1.Şekil
Madde 309- Evlât edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir.
Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa
geçirilir.
Verilen rıza, evlât edinenlerin adları belirtilmemiş veya evlât edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir.
2. Zamanı
Madde 310- Rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta geçmeden önce verilemez.
Rıza, tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak altı hafta içinde aynı usulle geri alınabilir.
Geri almadan sonra yeniden verilen rıza kesindir.
3. Rızanın aranmaması
a. Koşulları
Madde 311- Aşağıdaki hâllerde ana ve babadan birinin rızası aranmaz:
l. Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun
bulunuyorsa,
2. Küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmiyorsa.
b. Karar
Madde 312- Küçük, gelecekte evlât edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir ve ana ve babadan birinin rızası eksik
olursa, evlât edinenin veya evlât edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün
yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir.
Diğer hâllerde, bu konudaki karar evlât edinme işlemleri sırasında verilir.
Ana ve babadan birinin küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince yerine getirmemesi sebebiyle rızasının
aranmaması hâlinde, bu konudaki karar kendisine yazılı olarak bildirilir.
B. Erginlerin ve kısıtlıların evlât edinilmesi
 Madde 313-(Değişik birinci cümle: 3/7/2005-5399/1 md.) Evlât edinenin altsoyunun açık muvafakatiyle ergin
veya kısıtlı aşağıdaki hallerde evlât edinilebilir.
1. Bedensel veya zihinsel engeli sebebiyle sürekli olarak yardıma muhtaç ve evlât edinen tarafından en az beş yıldan
beri bakılıp gözetilmekte ise,(1)
__________________
(1) 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu bentte yer alan “özrü” ibaresi “engeli” olarak değiştirilmiştir.8096
2. Evlât edinen tarafından, küçükken en az beş yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise,
3. Diğer haklı sebepler mevcut ve evlât edinilen, en az beş yıldan beri evlât edinen ile aile hâlinde birlikte yaşamakta
ise.
Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlât edinilebilir.
Bunlar dışında küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
C. Hükümleri
Madde 314 - Ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler evlât edinene geçer.
Evlâtlık, evlât edinenin mirasçısı olur.
Evlâtlık küçük ise evlât edinenin soyadını alır. Evlât edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir. Ergin olan evlâtlık,
evlât edinilme sırasında dilerse evlât edinenin soyadını alabilir.
Eşler tarafından birlikte evlât edinilen ve ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı
olarak evlât edinen eşlerin adları yazılır.
Evlâtlığın, miras ve başka haklarının zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlâtlığın naklen geldiği aile
kütüğü ile evlât edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca evlâtlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı her
iki nüfus kütüğüne işlenir.
Evlât edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve bilgiler mahkeme kararı olmadıkça veya evlâtlık istemedikçe hiçbir şekilde
açıklanamaz.
D. Şekil ve usul
I. Genel olarak
Madde 315- Evlât edinme kararı, evlât edinenin oturma yeri; birlikte evlât edinmede eşlerden birinin oturma yeri
mahkemesince verilir. Mahkeme kararıyla birlikte evlâtlık ilişkisi kurulmuş olur.
Evlât edinme başvurusundan sonra evlât edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan
etkilenmediği takdirde evlât edinmeye engel olmaz.
Başvurudan sonra küçük ergin olursa, koşulları daha önceden yerine getirilmiş olmak kaydıyla küçüklerin evlât
edinilmesine ilişkin hükümler uygulanır.
II. Araştırma
Madde 316- Evlât edinmeye, ancak esaslı sayılan her türlü durum ve koşulların kapsamlı biçimde araştırılmasından,
evlât edinen ile edinilenin dinlenmelerinden ve gerektiğinde uzmanların görüşünün alınmasından sonra karar verilir.
Araştırmada özellikle evlât edinen ile edinilenin kişiliği ve sağlığı, karşılıklı ilişkileri, ekonomik durumları, evlât
edinenin eğitme yeteneği, evlât edinmeye yönelten sebepler ve aile ilişkileri ile bakım ilişkilerindeki gelişmelerin açıklığa
kavuşturulması gerekir.
Evlât edinenin altsoyu varsa, onların evlât edinme ile ilgili tavır ve düşünceleri de değerlendirilir.
E. Evlâtlık ilişkisinin kaldırılması
I. Sebepleri
1. Rızanın bulunmaması
Madde 317- Yasal sebep bulunmaksızın rıza alınmamışsa, rızası alınması gereken kişiler, küçüğün menfaati bunun
sonucunda ağır biçimde zedelenmeyecekse, hâkimden evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilirler.8097
2. Diğer noksanlıklar
Madde 318- Evlât edinme esasa ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa, Cumhuriyet savcısı veya her ilgili
evlâtlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir.
Noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya sadece usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması evlâtlığın menfaatini ağır
biçimde zedeleyecek olursa, bu yola gidilemez.
II. Hak düşürücü süre (1)
Madde 319- Dava hakkı, evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl (…) (1)
geçmekle düşer. (1)
F. Evlâtlık işlemlerinde aracılık
Madde 320- Küçüklerin evlât edinilmesine ilişkin aracılık faaliyetleri, ancak Bakanlar Kurulunca yetki verilen
kurum ve kuruluşlarca yapılır.
Aracılık faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin hususlar tüzükle düzenlenir.
BEŞİNCİ AYIRIM
SOYBAĞININ HÜKÜMLERİ
A. Soyadı
Madde 321- Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; (…) (2) soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte
soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır. (2)
B. Karşılıklı yükümlülükler
Madde 322- Ana, baba ve çocuk, ailenin huzur ve bütünlüğünün gerektirdiği şekilde birbirlerine yardım etmek, saygı
ve anlayış göstermek ve aile onurunu gözetmekle yükümlüdürler.
C. Çocuk ile kişisel ilişki
I. Ana ve baba ile
1. Kural
Madde 323- Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun
kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.
2. Sınırları
Madde 324- Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve
yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen
yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddî olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel
ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.
II. Üçüncü kişiler ile
Madde 325- Olağanüstü hâller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki
kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir.
Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır.
III. Yetki
Madde 326- Kişisel ilişki kurulmasıyla ilgili bütün düzenlemelerde çocuğun oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
––––––––––
(1) Bu maddede yer alan “…ve her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin
27/12/2012 tarihli ve E.: 2012/35, K.: 2012/203 sayılı Kararı ile iptal edilmiş olup, İptal Kararı Resmi Gazete’de
yayımlandığı 12/7/2013 tarihinden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmiştir.
(2) Anayasa Mahkemesi’nin 2/7/2009 tarihli ve E.: 2005/114, K.: 2009/105 sayılı Kararı ile; bu maddenin birinci cümlesinde
yer alan “… evli değilse ananın …” ibaresi iptal edilmiştir.8098
Boşanmaya ve evlilik birliğinin korunmasına ilişkin yetki kuralları saklıdır.
Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velâyet hakkına sahip veya çocuk kendisine
bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.
D. Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama
I. Kapsamı
Madde 327- Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.
Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya
da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek
belli bir miktar sarfedebilirler.
II. Süresi
Madde 328- Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek
ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
III. Dava hakkı
Madde 329- Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da
açılabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.
IV. Nafaka miktarının takdiri
Madde 330- Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak
belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.
Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve
ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
V. Durumun değişmesi
Madde 331- Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı
kaldırır.
VI. Geçici önlemler
1. Genel olarak
Madde 332- Nafaka davası açılınca hâkim, davacının istemi üzerine dava süresince gerekli olan önlemleri alır.
Soybağı tespit edilirse, davalının, uygun nafaka miktarını depo etmesine veya geçici olarak ödemesine karar
verilebilir.
2. Babalığın tespitinden önce
Madde 333- Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hâkim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce
çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir. 8099
VII. Güvence verilmesi
Madde 334- Ana ve baba nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı
içinde bulundukları, mallarını gelişigüzel harcadıkları veya heba ettikleri kabul edilebilirse hâkim, gelecekteki nafaka
yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar
verebilir.
ALTINCI AYIRIM
VELÂYET
A. Genel olarak
I. Koşullar
Madde 335- Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve
babadan alınamaz.
Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.
II. Ana ve baba evli ise
Madde 336- Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velâyeti birlikte kullanırlar.
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.
Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.
III. Ana ve baba evli değilse
Madde 337- Ana ve baba evli değilse velâyet anaya aittir.
Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velâyet kendisinden alınmışsa hâkim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya
velâyeti babaya verir.
IV. Üvey çocuklar
Madde 338- Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.
Kendi çocuğu üzerinde velâyeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu
kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.
B. Velâyetin kapsamı
I. Genel olarak
Madde 339- Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları
alır ve uygularlar.
Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.
Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun
düşüncesini göz önünde tutarlar.
Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz.
Çocuğun adını ana ve babası koyar. 8100
II. Eğitim
Madde 340- Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâkî ve toplumsal
gelişimini sağlar ve korurlar.
Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel engelli olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde,
genel ve meslekî bir eğitim sağlarlar.(1)
III. Dinî eğitim
Madde 341- Çocuğun dinî eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.
Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.
Ergin, dinini seçmekte özgürdür.
IV. Çocuğun temsil edilmesi
Madde 342- Ana ve baba, velâyetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.
İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.
Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velâyetteki temsilde de
uygulanır.
V. Çocuğun fiil ehliyeti
Madde 343- Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.
Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile
sorumludur.
VI. Çocuğun aileyi temsil etmesi
Madde 344- Velâyet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukukî işlemler
yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer.
VII. Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukukî işlemler
Madde 345- Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında
yapılacak bir hukukî işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlıdır.
C. Çocuğun korunması
I. Koruma önlemleri
Madde 346- Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna
güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.
II. Çocukların yerleştirilmesi
Madde 347- Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş hâlde kalırsa
hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.
Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve
durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hâkim aynı önlemleri alabilir.
__________________
(1) 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “özürlü” ibaresi “engelli” olarak değiştirilmiştir.8101
Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe karşılanır.
Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
III. Velâyetin kaldırılması
1. Genel olarak
Madde 348- Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı
önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına karar verir:
1. (Değişik: 1/7/2005-5378/38 md.) Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri
sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
Velâyet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.
2. Ana veya babanın yeniden evlenmesi hâlinde
Madde 349- Velâyete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velâyetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak,
çocuğun menfaati gerektirdiğinde velâyet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velâyet kaldırılarak çocuğa
vasi de atanabilir.
3. Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın yükümlülükleri
Madde 350- Velâyetin kaldırılması hâlinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama
yükümlülükleri devam eder.
Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.
Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
IV. Durumun değişmesi
Madde 351- Durumun değişmesi hâlinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması
gerekir.
Velâyetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hâkim, re'sen ya da ana veya babanın istemi üzerine
velâyeti geri verir.
YEDİNCİ AYIRIM
ÇOCUK MALLARI
A. Yönetim
I. Genel olarak
Madde 352- Ana ve baba, velâyetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla
yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler.
Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hâkim müdahale eder.
II. Evlilik sona erince
Madde 353- Evlilik sona erince velâyet kendisinde kalan eş, hâkime çocuğun malvarlığının dökümünü gösteren bir
defter vermek ve bu malvarlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorundadır.8102
B. Kullanma hakkı
Madde 354- Ana ve baba, kusurları sebebiyle velâyetleri kaldırılmadıkça, çocuğun mallarını kullanabilirler.
C. Gelirlerin sarfı
Madde 355- Ana ve baba, çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için;
hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler.
Gelir fazlası, çocuk mallarına katılır.
D. Çocuk mallarının kısmen sarfı
Madde 356- Olağan ihtiyaçlar gerektirdiği ölçüde sermaye biçiminde ödemeler, tazminatlar ve benzeri edimler
çocuğun bakımı için kısmen kullanılabilir.
Çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için zorunluluk varsa hâkim, ana ve babaya belirlediği miktarlarda çocuğun
diğer mallarına da başvurma yetkisini tanıyabilir.
E. Çocuğun serbest malları
I. Kazandırmalar
Madde 357- Ana ve baba, faiz getiren yatırım veya tasarruf hesabı açılmak üzere ya da açıkça ana ve babanın
kullanmaması koşuluyla çocuğa yapılan kazandırmaların gelirlerini kendi menfaatlerine sarfedemezler.
Kazandırmada bulunan kişi, kazandırma sırasında açıkça aksini öngörmedikçe, ana ve baba bunlar üzerinde yönetim
hakkına sahiptir.
II. Saklı pay
Madde 358- Ölüme bağlı tasarruf yoluyla çocuğun saklı payı ana ve babanın yönetimi dışında bırakılabilir.
Mirasbırakanyönetimi bir üçüncü kişiye bırakmışsa, tasarrufunda bu kişinin belirli zamanlarda sulh hâkimine hesap
vermesini öngörebilir.
III. Meslek veya sanat için verilen mal ve kişisel kazanç
Madde 359- Ana ve baba tarafından bir meslek veya sanat ile uğraşması için çocuğa kendi malından verilen kısmın
veya kendi kişisel kazancının yönetimi ve bunlardan yararlanma hakkı çocuğa aittir.
Çocuğun evde ana ve babasıyla birlikte yaşaması hâlinde, ana ve baba ondan kendisinin bakımı için uygun bir katkıda
bulunmasını isteyebilirler.
F. Çocuk mallarının korunması
I. Önlemler
Madde 360- Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse
hâkim, malların korunması için uygun önlemleri alır.
Hâkim, özellikle malların yönetimi konusunda talimat verebilir; belirli zamanlarda verilen bilgi ve hesabı yeterli
görmezse, malların tevdi edilmesine veya güvence gösterilmesine karar verebilir.
II. Yönetimin ana ve babadan alınması
Madde 361- Çocuğun mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemiyorsa hâkim, yönetimin bir kayyıma
devredilmesine karar verebilir. 8103
Çocuğun, yönetimi ana ve babaya ait olmayan malları tehlikeye düştüğünde hâkim, aynı önlemlerin alınmasını
kararlaştırabilir.
Çocuk mallarının gelirlerinin veya bu mallardan ayrılmış belirli miktarların kanuna uygun şekilde sarfedileceğinden
kuşku duyulursa hâkim, bunların da yönetimini bir kayyıma bırakabilir.
G. Yönetimin sona ermesi
I. Malların devri
Madde 362- Ana ve baba, velâyetleri veya yönetim hakları sona erince, çocuğun mallarını, hesabıyla birlikte ergin
çocuğa, vasisine veya kayyıma devrederler.
II. Ana ve babanın sorumluluğu
Madde 363- Ana ve baba, çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar.
Dürüstlük kuralına uygun olarak başkasına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları karşılığı geri vermekle
yükümlüdürler.
Kanuna uygun olarak çocuk veya aile için yaptıkları harcamalardan dolayı tazminatla yükümlü tutulmazlar.
İKİNCİ BÖLÜM
AİLE
BİRİNCİ AYIRIM
NAFAKA YÜKÜMLÜLÜĞÜ
A. Nafaka yükümlüleri
Madde 364- Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka
vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır.
Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
B. Dava hakkı
Madde 365- Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü
azaltabilir veya kaldırabilir.
Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.
Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve
ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
C. Korunmaya muhtaç kişiler
Madde 366-Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar,
yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler.8104
İKİNCİ AYIRIM
EV DÜZENİ
A. Koşulları
Madde 367- Aile hâlinde yaşayan birden çok kimsenin oluşturduğu topluluğun kanuna, sözleşmeye veya örfe göre
belirlenen bir ev başkanı varsa, evi yönetme yetkisi ona ait olur.
Evi yönetme yetkisi, kan veya kayın hısımlığı, işçilik, çıraklık veya benzeri sebeplerle ya da koruma ve gözetme
ilişkisi içinde ev halkı olarak bir arada yaşayanların hepsini kapsar.
B. Hükümleri
I. Ev düzeni ve gözetim
Madde 368- Birlikte yaşayan kimseler evin düzenine tâbidir. Bu düzenin kuruluşunda ev halkından her birinin yararı
adil biçimde gözetilir.
Ev halkının her biri, özellikle öğrenimi, eğitimi, dinî inançları, meslek ve sanatı için gerekli özgürlükten yararlanır.
Ev başkanı, birlikte yaşayanların evdeki eşyasını özenle korumak ve güvenlik altında bulundurmakla yükümlüdür.
II. Sorumluluk
Madde 369- Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin
verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu
dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da başkalarını tehlikeye veya
zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
Zorunluluk hâlinde gerekli önlemlerin alınmasını yetkili makamdan ister.
III. Altsoyun denkleştirme alacağı
1. Koşulları
Madde 370- Ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini ya da gelirlerini aileye özgüleyen
ergin altsoylar, buna karşılık uygun bir bedel isteyebilirler.
Uyuşmazlık hâlinde hâkim, bedelin miktarı, güvence altına alınması ve ödeme şekli hakkında karar verir.
2. İstenmesi
Madde 371- Altsoy, bu bedeli borçlunun ölümü hâlinde isteyebilir.
Alacaklı, bu alacağını borçlunun sağlığında, birlikte yaşamanın sona ermesi veya işletmenin el değiştirmesi, borçluya
karşı icra takibi yapılması veya onun iflâsı hâllerinde de isteyebilir.
Bu alacak zamanaşımına uğramaz. Fakat en geç borçlunun terekesinin taksimi anına kadar istenebilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
AİLE MALLARI
A. Aile vakfı
Madde 372- Aile bireylerinin eğitim ve öğrenimleri, donanım ve desteklenmeleri ve bunlara benzer amaçların
gerektirdiği harcamaların yapılması için kişiler hukuku ve miras hukuku hükümleri uyarınca aile vakfı kurulabilir.8105
Bir malın veya hakkın başkalarına geçmemek üzere aynı soydan gelenlere kuşaktan kuşağa kalacak şekilde
özgülenmesi yasaktır. Böyle bir özgülenme, vakıf kurma yoluyla da yapılamaz.
B. Aile malları ortaklığı
I. Oluşumu
1. Koşulları
Madde 373-Hısımlar, kendilerine geçen mirasın tamamı veya bir bölümüyle ya da ortaya başka mallar koymak
suretiyle aralarında bir aile malları ortaklığı kurabilirler.
2. Şekil
Madde 374- Aile malları ortaklığı sözleşmesinin resmî şekilde yapılması ve bütün ortakların veya temsilcilerinin
imzalarını taşıması gerekir.
II. Süre
Madde 375- Aile malları ortaklığı, belirli veya belirsiz süre için kurulabilir. Süre belirlenmediği takdirde ortaklardan
her biri, altı ay önceden bildirmek koşuluyla ortaklıktan çıkabilir.
Bu bildirim, tarımsal işletme ile ilgili bir ortaklıkta, ancak ürünlerin yetiştiği yere göre olağan hasat mevsiminin sonu
için geçerlidir.
III. Hükmü
1. Elbirliği ile işletme
Madde 376- Aile malları ortaklığı, ortakları elbirliği ile iktisadî faaliyette bulunmak üzere birleştirir.
Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklardan her biri eşit hakka sahiptir.
Ortaklar, ortaklık devam ettiği sürece paylarını isteyemeyecekleri gibi, bu payları üzerinde tasarruf işlemleri de
yapamazlar.
2. Yönetim ve temsil
a. Genel olarak
Madde 377- Aile malları ortaklığı, tüm ortakların elbirliği ile yönetilir.
Ortaklardan her biri, olağan yönetim işlerini diğer ortakların katılmasına gerek olmaksızın yapabilir.
b. Yöneticinin yetkisi
Madde 378- Ortaklar, içlerinden birini ortaklığa yönetici olarak atayabilirler.
Yönetici, ortaklığı yönetir ve ortaklıkla ilgili işlemlerde onu temsil eder.
Ortaklığı kimin temsil edeceği ticaret siciline kaydedilmiş olmadıkça diğer ortakların temsil yetkisi bulunmadığı
iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
3. Ortak mallar ve kişisel mallar
Madde 379- Ortaklar, ortaklığa giren malların elbirliği hâlinde malikidirler.
Ortaklar, ortaklığın borçlarından müteselsil olarak sorumludurlar.
Ortakların, ortaklık dışında bıraktıkları mallar ile aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklığın devamı sırasında miras
yoluyla veya herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla edindikleri mallar, onların kişisel mallarıdır.8106
IV. Ortaklığın sona ermesi
1. Sebepleri
Madde 380- Aşağıdaki hâllerde ortaklık sona erer:
1. Bütün ortakların anlaşması veya feshin bildirilmesiyle,
2. Ortaklık süresi açıkça veya örtülü olarak uzatılmadığı takdirde sürenin bitmesiyle,
3. Ortaklardan birinin payının haczedilmesi ve satışının istenmesiyle,
4. Ortaklardan birinin iflâsıyla,
5. Ortaklardan birinin haklı sebebe dayanan istemiyle.
2. Fesih bildirimi, ödemeden aciz, evlenme
Madde 381- Ortaklardan biri feshi bildirir veya iflâs ederse ya da bir ortağın haczedilmiş payının satışı istenirse, öteki
ortaklar, ayrılan ortağın veya alacaklılarının haklarını ödeyerek ortaklığı kendi aralarında sürdürebilirler.
Evlenen ortak, fesih bildirimine gerek olmaksızın ortaklıktaki hakkının kendisine ödenmesini isteyebilir.
3. Ölüm
Madde 382-Ortaklardan birinin ölümü hâlinde onun ortaklığa dahil olmayan mirasçıları, ancak ölen ortağa düşen
payın karşılığının kendilerine ödenmesini isteyebilirler.
Ölen ortak mirasçı olarak altsoyunu bırakmışsa, bunlar öbür ortakların rızası ile onun yerine ortaklığa girebilirler.
4. Paylaşma kuralları
Madde 383- Ortaklık mallarının paylaşılması veya ayrılan ortağın payının hesaplanması, ortaklık mallarının
paylaşma veya ayrılma zamanındaki değerine ve durumuna göre yapılır.
Paylaşma ve hesaplaşma uygun olmayan bir zamanda istenemez.
V. Kazanç paylı aile malları ortaklığı
1. Konusu
Madde 384- Ortaklar, aralarında yapacakları sözleşmeyle, yıllık kazançtan kendilerine belli bir pay verilmesi
kaydıyla ortaklığın temsilini ve ortaklığın mallarının işletilmesini içlerinden birine bırakabilirler.
Bu pay, anlaşmayla belirlenmemişse, ortaklık mallarının uygun derecede uzun bir dönemdeki kazancın ortalama
miktarı ile işleten ortağın çalışması ve yaptığı harcama göz önünde tutularak adil bir biçimde belirlenir.
2. Özel sona erdirme sebepleri
Madde 385- İşletme ve temsili üzerine alan ortak, malları gereği gibi işletmediği veya yükümlülüklerini yerine
getirmediği takdirde, ortakların ortaklığın feshini isteme hakları vardır.
Ortaklardan birinin, haklı sebeplere dayanarak istemde bulunması üzerine hâkim, mirastaki paylaşma kurallarını göz
önünde bulundurarak, bu ortağın işletme ve temsili üzerine alan ortakla birlikte yönetime ve ortaklık mallarından
yararlanmaya katılmasına karar verebilir.
Ortakların elbirliği ile işlettikleri ortaklığa ilişkin kurallar, kazanç paylı aile malları ortaklığında da uygulanır.8107
C. Aile yurdu
I. Genel olarak
Madde 386- Konutlar, tarıma veya sanayiye elverişli taşınmazlar, eklentileriyle birlikte aile yurdu hâline getirilebilir.
II. Kurulması
1. Koşulları
Madde 387- Aile yurdu hâline getirilecek taşınmazların büyüklüğü, üzerindeki rehin haklarına ve malikin diğer
mallarına bakılmaksızın, bir ailenin normal geçimine ve barınmasına yetecek ölçüden fazla olamaz.
Mahkemece haklı sebeplere dayanılarak geçici bir istisna kabul edilmiş olmadıkça malikin, taşınmazı veya üzerindeki
tesisi kendisinin işletmesi ya da konutta oturması zorunludur.
2. Usul ve şekil
a. İlân
Madde 388- Alacaklılar ve aile yurdu kurulması yüzünden haklarının zedelenmesi ihtimali bulunan kişiler,
kuruluştan önce mahkemece yapılan ilânla itirazlarını iki ay içinde bildirmeye çağrılırlar.
Durum, alacakları taşınmaz rehniyle güvenceye bağlanmış olanlara ve hacizli alacaklılara ayrıca bildirilir.
b. Üçüncü kişilerin haklarının korunması
Madde 389- Aile yurdu hâline getirilecek taşınmazda yurt olabilmesi için gerekli koşullar bulunur ve yurdun
kurulmasına üçüncü kişiler itiraz etmez veya itirazın haksız olduğu anlaşılırsa, mahkeme kuruluşa izin verir.
Süresi içinde itiraz eden alacaklıların ilgilerinin kesildiği ispat edilmedikçe veya taşınmaz üzerinde bulunan rehin ve
hacizler kaldırılmadıkça, aile yurdu kurulmasına izin verilemez. Borç, itiraz eden veya rehinli alacaklı lehine vadeye bağlı
olsa bile, aile yurdu kurmak isteyen borçlu hemen ödemede bulunabilir.
c. Tapu kütüğüne şerh verilmesi
Madde 390- Bir taşınmazın aile yurdu hâline getirilmesi, ancak izne ilişkin mahkeme kararının o taşınmazın tapu
kütüğüne şerh verilmesiyle mümkün olur; bu husus mahkemece ilân edilir.
III. Sonuçları
1. Tasarruf hakkının sınırlanması
Madde 391- Aile yurdu hâline getirilen taşınmazlar devrolunamaz, rehnedilemez ve kiraya verilemez.
Aile yurdu ve eklentileri hakkında, mahkeme eliyle yönetim hâli saklı kalmak kaydıyla, cebrî icra yoluna
başvurulamaz.
2. Kan hısımlarının aile yurduna alınması
Madde 392- Malikin, yoksulluğu sebebiyle aile yurduna alınmaya muhtaç bulunan ve kabullerine engel olacak
durumları olmayan üstsoyunu, altsoyunu ve kardeşlerini yurda kabul etmesine mahkemece karar verilebilir.8108
3. Malikin ödemede acze düşmesi
Madde 393- Malik borçlarını ödemede acze düşerse, aile yurdunu yönetmek üzere mahkemece bir yönetici atanır.
Yönetici, yurdu amacına ve alacaklıların menfaatlerine uygun biçimde yönetir.
Alacaklılar, haklarını aciz belgelerindeki tarih ve iflâstaki sıraya göre alırlar.
IV. Sona ermesi
1. Malikin ölümü hâlinde
Madde 394- Malikin ölümünden sonra aile yurdunun devam edebilmesi, taşınmazın mirasçılara yurt olarak
geçmesine ilişkin bir ölüme bağlı tasarrufun yapılmış olmasına bağlıdır.
Böyle bir tasarruf yoksa, malik ölünce tapu kütüğündeki yurda ilişkin şerh silinir.
2. Malikin sağlığında
Madde 395- Malik sağlığında yurda son verebilir.
Bunun için malik, tapu kütüğündeki kaydı sildirmek üzere bir dilekçeyle mahkemeye başvurur; bu istem mahkemece
ilân olunur.
İlân tarihinden başlayarak iki ay içinde bir itiraz yapılmaz veya yapılan itirazın haksızlığı anlaşılırsa, mahkeme
kütükteki kaydın silinmesine izin verir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
VESAYET
BİRİNCİ BÖLÜM
VESAYET DÜZENİ
BİRİNCİ AYIRIM
VESAYET ORGANLARI
A. Genel olarak
Madde 396- Vesayet organları, vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır.
B. Vesayet daireleri
I. Kamu vesayeti
Madde 397- Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür.
Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim makamı, asliye hukuk mahkemesidir.
II. Özel vesayet
1. Koşulları
Madde 398- Vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı gösterdiği, özellikle bir işletmenin, bir ortaklığın veya
benzeri işlerin sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnaî olarak bir aileye verilebilir.
Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer.8109
2. Kurulması
Madde 399- Özel vesayet, vesayet altına alınan kişinin fiil ehliyetine sahip iki yakın hısımının veya bir hısımı ile
eşinin istemi üzerine denetim makamı tarafından kurulur.
3. Aile meclisi
Madde 400- Aile meclisi, vesayet altındaki kişinin vasi olmaya ehil, denetim makamınca dört yıl için atanacak en az
üç hısımından oluşur.
Vesayet altına alınanın eşi de aile meclisine üye olabilir.
4. Güvence
Madde 401- Aile meclisi üyeleri, görevlerini gereği gibi yerine getireceklerine dair güvence vermek zorundadırlar.
Güvence sağlanmadan özel vesayet kurulamaz.
5. Sona ermesi
Madde 402- Aile meclisi görevini yapmadığı veya vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirdiği takdirde, denetim
makamı her zaman aile meclisini değiştirebileceği gibi özel vesayeti de sona erdirebilir.
C. Vasi ve kayyım
Madde 403- Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini
korumak ve hukukî işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.
Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanır.
Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır.
İKİNCİ AYIRIM
VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLER
A. Küçüklük
Madde 404- Velâyet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır.
Görevlerini yaparlarken vesayeti gerektiren böyle bir hâlin varlığını öğrenen nüfus memurları, idarî makamlar,
noterler ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
B. Kısıtlama
I. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
Madde 405- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli
yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
Görevlerini yaparlarken vesayet altına alınmayı gerekli kılan bir durumun varlığını öğrenen idarî makamlar, noterler
ve mahkemeler, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek zorundadırlar.
II. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim
Madde 406- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü
yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı
korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.8110
III. Özgürlüğü bağlayıcı ceza
Madde 407- Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkûm olan her ergin kısıtlanır.
Cezayı yerine getirmekle görevli makam, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi
atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.
IV. İstek üzerine
Madde 408- Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini
ispat eden her ergin kısıtlanmasını isteyebilir.(1)
C. Usul
I. İlgilinin dinlenilmesi ve bilirkişi raporu
Madde 409- Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü
yönetimi veya isteği sebebiyle kısıtlanamaz.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle kısıtlamaya ancak resmî sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hâkim,
karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir.
II. İlân
Madde 410-Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.
Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilândan önce etkilemez.
Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına ilişkin hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
YETKİ
A. Vesayet işlerinde yetki
Madde 411- Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.
B. Yerleşim yerinin değişmesi
Madde 412- Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez.
Yerleşim yerinin değişmesi hâlinde yetki, yeni vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde
ilân olunur.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
VASİNİN ATANMASI
A. Koşulları
I. Genel olarak
Madde 413- Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.
Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine
getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.
Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti birlikte yürütmekle görevlendirilemez.
__________________
(1) 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “sakatlığı” ibaresi “engelliliği” olarak değiştirilmiştir.8111
II. Eşin ve hısımların önceliği
Madde 414- Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı, vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya
yakın hısımlarından birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada yerleşim yerlerinin
yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur.
III. İlgililerin isteği
Madde 415- Haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe, vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının
gösterdiği kimse atanır.
IV. Vasiliği kabul yükümlülüğü
Madde 416- Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle
yükümlüdürler.
Aile meclisince atanma hâlinde vasiliği kabul yükümlülüğü yoktur.
V. Vasilikten kaçınma sebepleri
Madde 417- Aşağıdaki kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:
l. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,
2.Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,(1)
3. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,
4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,
5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulu üyeleri, hâkimlik ve savcılık mesleği
mensupları.
VI. Vasiliğe engel olan sebepler
Madde 418- Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:
1. Kısıtlılar,
2. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz hayat sürenler,
3. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık
bulunanlar,
4. İlgili vesayet daireleri hâkimleri.
B. Atama usulü
I. Vasinin atanması
Madde 419- Vesayet makamı, gecikmeksizin vasi atamakla yükümlüdür.
Gerek duyulduğunda henüz ergin olmayanların da kısıtlanmasına karar verilebilir; ancak, kısıtlama kararı ergin
olduktan sonra sonuç doğurur.
Kısıtlanan ergin çocuklar kural olarak vesayet altına alınmayıp velâyet altında bırakılır.
II. Geçici önlemler
Madde 420- Vesayet işleri zorunlu kıldığı takdirde vesayet makamı, vasinin atanmasından önce de re'sen gerekli
önlemleri alır; özellikle, kısıtlanması istenen kişinin fiil ehliyetini geçici olarak kaldırabilir ve ona bir temsilci atayabilir.
Vesayet makamının kararı ilân olunur.
__________________
(1) 25/4/2013 tarihli ve 6462 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle bu fıkrada yer alan “özürleri” ibaresi “engelleri” olarak değiştirilmiştir.8112
III. Tebliğ ve ilân
Madde 421- Atama kararı vasiye hemen tebliğ olunur.
Kısıtlamaya ve vasi atanmasına veya kısıtlanan velâyet altında bırakılmışsa buna ilişkin karar, kısıtlının yerleşim
yerinde ve nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilân olunur.
IV. Kaçınma ve itiraz
1. Usul
Madde 422- Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma
hakkını kullanabilir.
İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu
ileri sürebilir.
Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği
takdirde, bu konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim makamına bildirir.
2. Geçici görev
Madde 423- Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası
atanıncaya kadar vasiye ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
3. Karar
Madde 424- Denetim makamı, vereceği kararı vasiliğe atanmış olan kimseye ve vesayet makamına bildirir.
Vasiliğe atananın görevden alınması hâlinde vesayet makamı, hemen yeni bir vasi atar.
V. Görevin verilmesi
Madde 425- Atama kararı kesinleşince vesayet makamı vasinin göreve başlaması için gerekli işlemleri yapar.
BEŞİNCİ AYIRIM
KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK
A. Kayyımlığı gerektiren hâller
I. Temsil
Madde 426-Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya
re'sen temsil kayyımı atar:
1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya
bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
2. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.
II. Yönetim
1. Kanun gereği
Madde 427-Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki
hâllerde bir yönetim kayyımı atar:
1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve oturduğu yer de bilinemezse, 8113
2. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek
veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,
5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya
harcama yolu sağlanamamışsa.
2. İstek üzerine
Madde 428- İsteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine bir kayyım atanabilir.
B. Yasal danışmanlık
Madde 429- Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin
sınırlanması gerekli görülen ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman atanır:
1. Dava açma ve sulh olma,
2. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
3. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve rehnedilmesi,
4. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı işleri,
5. Ödünç verme ve alma,
6. Ana parayı alma,
7. Bağışlama,
8. Kambiyo taahhüdü altına girme,
9. Kefil olma.
Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak
üzere kaldırılabilir.
C. Yetki
Madde 430- Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.
Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların
bulunduğu yer vesayet makamı tarafından atanır.
D. Usul
Madde 431- Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanır.
Kayyım veya yasal danışman atanmasına ilişkin karar, ancak vesayet makamının gerekli görmesi hâlinde ilân olunur.8114
ALTINCI AYIRIM
KORUMA AMACIYLA ÖZGÜRLÜĞÜN KISITLANMASI
A. Koşulları
Madde 432- Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı
hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde
sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir. Görevlerini
yaparlarken bu sebeplerden birinin varlığını öğrenen kamu görevlileri, bu durumu hemen yetkili vesayet makamına bildirmek
zorundadırlar.
Bu konuda kişinin çevresine getirdiği külfet de göz önünde tutulur.
İlgili kişi durumu elverir elvermez kurumdan çıkarılır.
B. Yetki
Madde 433- Yerleştirme veya alıkoymaya karar verme yetkisi, ilgilinin yerleşim yeri veya gecikmesinde sakınca
bulunan hâllerde bulunduğu yer vesayet makamına aittir.
Yerleştirme veya alıkoymaya karar veren vesayet makamı, kurumdan çıkarmaya da yetkilidir.
C. Bildirim yükümlülüğü
Madde 434- Kısıtlı bir kişi bir kuruma yerleştirildiği veya alıkonulduğu ya da ergin bir kişi hakkında vesayete ilişkin
diğer önlemlerin alınmasına gerek görüldüğü takdirde, kişinin bulunduğu yer vesayet makamı veya özel kanunlarda
öngörülen ilgililer, durumu yerleşim yeri vesayet makamına bildirmekle yükümlüdürler.
D. İtiraz
Madde 435- Kuruma yerleştirilen kişi veya yakınları, verilen karara karşı kendilerine bildirilmesinden başlayarak on
gün içinde denetim makamına itiraz edebilirler.
Bu hak, kurumdan çıkarılma isteminin reddi hâlinde de kullanılabilir.
E. Usul
I. Genel olarak
Madde 436- Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa tâbidir:
1. Karar verilirken ilgilinin bunun sebepleri hakkında bilgilendirilmesi ve karara karşı denetim makamına itiraz
edebileceğine yazılı olarak dikkatinin çekilmesi zorunludur.
2. Bir kuruma yerleştirilen kişiye, alıkonulma kararına veya kurumdan çıkarılma isteminin reddine karşı en geç on
gün içinde denetim makamına itiraz edebileceği derhal yazılı olarak bildirilir.
3. Mahkeme kararını gerektiren her istem, gecikmeksizin yetkili hâkime ulaştırılır.
4. Yerleştirme kararı veren vesayet makamı veya hâkim durumun özelliklerine göre bu istemin görüşülmesini
erteleyebilir.
5. Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, ağır tehlike arzeden bulaşıcı hastalığı
olanlar hakkında, ancak resmî sağlık kurulu raporu alındıktan sonra karar verilebilir. Vesayet makamının daha önceden
bilirkişiye başvurmuş olması hâlinde denetim makamı bundan vazgeçebilir.8115
II. Yargılama usulü
Madde 437- Hâkim, basit yargılama usulüne göre karar verir.
Gerektiğinde ilgili kişiye adlî yardım sağlanır.
Hâkim, karar verirken ilgili kişiyi dinler.
İKİNCİ BÖLÜM
VESAYETİN YÜRÜTÜLMESİ
BİRİNCİ AYIRIM
VASİNİN GÖREVLERİ
A. Göreve başlama
I. Defter tutma
Madde 438- Vasiliğe atanma kararının kesinleşmesi üzerine vasi ile vesayet makamının görevlendireceği bir kişi
tarafından, vakit geçirilmeksizin, yönetilecek malvarlığının defteri tutulur.
Vesayet altındaki kişi ayırt etme gücüne sahipse, olanak bulunduğu takdirde defter tutulurken hazır bulundurulur.
Koşullar gerektirdiği takdirde denetim makamı, vasi ve vesayet makamının isteği üzerine vesayet altındaki kişinin
malvarlığının resmî defterinin tutulmasına karar verebilir. Bu defter, mirastaki resmî defterin alacaklılara karşı doğurduğu
sonuçları doğurur ve oradaki usul uyarınca tutulur.
II. Değerli şeylerin saklanması
Madde 439- Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belge ve benzerleri, malvarlığının yönetimi bakımından bir sakınca
yoksa, vesayet makamının gözetimi altında güvenli bir yere konulur.
III. Taşınırların satılması
Madde 440- Vesayet altındaki kişinin menfaati gerektirirse değerli şeylerin dışındaki taşınırlar, vesayet makamının
vereceği talimat uyarınca, açık artırma ile satılır. Hâkim, özel durumları, taşınırın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne
alarak pazarlıkla satışa da karar verebilir.
Vesayet altındaki kişinin kendisi veya ailesi için özel bir değer taşıyan şeyler, zorunluluk olmadıkça satılamaz.
IV. Paraların yatırılması
1.Yatırma zorunluluğu
Madde 441- Vesayet altındaki kişinin kendisi veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan paralar, faiz getirmek
üzere, vesayet makamı tarafından belirlenen millî bir bankaya yatırılır veya Hazine tarafından çıkarılan menkul kıymetlere
çevrilir.
Paranın yatırılmasını bir aydan fazla geciktiren vasi, faiz kaybını ödemekle yükümlüdür.
2. Yatırımların dönüştürülmesi
Madde 442- Yeteri kadar güven verici olmayan yatırımlar, güvenli yatırımlara dönüştürülür.
Dönüştürme işleminin uygun zamanda ve vesayet altındaki kişinin menfaati gözetilerek yapılması gerekir.8116
V. Ticarî ve sınaî işletmeler
Madde 443- Vesayet altındaki kişinin malvarlığı içinde ticarî, sınaî veya benzeri bir işletme varsa; vesayet makamı,
bunların işletilmesinin devamı veya tasfiyesi için gerekli talimatı verir.
VI. Taşınmazların satılması
Madde 444- Taşınmazların satışı, vesayet makamının talimatı uyarınca ve ancak vesayet altındaki kişinin menfaati
gerekli kıldığı hâllerde mümkündür.
Satış, vesayet makamının bu iş için görevlendireceği bir kişi tarafından vasi de hazır olduğu hâlde açık artırmayla
yapılır ve ihale vesayet makamının onamasıyla tamam olur; onamaya ilişkin kararın ihale gününden başlayarak on gün içinde
verilmesi gerekir.
Ancak denetim makamı, istisnaî olarak özel durumları, taşınmazın niteliğini veya değerinin azlığını göz önüne alarak
pazarlıkla satışa da karar verebilir.
B. Özen ve temsil
I. Kişiye özen
1. Küçüklerde
a. Genel olarak
Madde 445- Vesayet altındaki kişi küçük ise, vasi onun bakımı ve eğitimi için gereken önlemleri almakla
yükümlüdür.
Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, vasi bu konuda ana ve babanın yetkilerine
sahiptir.
b. Koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanması
Madde 446- Küçüklerin koruma amacıyla bir kuruma yerleştirilmesine vasinin başvurusu üzerine vesayet makamı
veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde bizzat vasi karar verir ve durumu derhâl vesayet makamına bildirir.
Bunun dışında usul ve yetkiyle ilgili konularda kısıtlı olsun veya olmasın erginlerin korunması amacıyla
özgürlüklerinin kısıtlanmasına ilişkin hükümler uygulanır.
Onaltı yaşını doldurmamış çocuk bu konuda mahkemeye bizzat başvuramaz.
2. Kısıtlılarda
Madde 447- Vasi, kısıtlıyı korumak ve bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle yükümlüdür.
Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde vasi, koruma amacıyla özgürlüğün kısıtlanmasına ilişkin hükümlere göre
kısıtlıyı bir kuruma yerleştirebilir veya orada alıkoyabilir ve durumu derhal vesayet makamına bildirir.
II. Temsil
1. Genel olarak
Madde 448- Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi
bütün hukukî işlemlerinde temsil eder.
2. Yasak işlemler
Madde 449- Vesayet altındaki kişi adına kefil olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır.8117
3. Vesayet altındaki kişinin görüşünün alınması
Madde 450- Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar
vermeden önce olanak ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür.
Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması vasiyi sorumluluktan kurtarmaz.
4. Vesayet altındaki kişinin yapabileceği işler
a. Vasinin rızası
Madde 451- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi, vasinin açık veya örtülü izni veya sonraki
onamasıyla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.
Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya başvurusu üzerine hâkimin belirleyeceği uygun bir süre içinde
onanmazsa, diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur.
b. Onamamanın sonucu
Madde 452- Vasinin onamadığı işlemlerde taraflardan her biri verdiğini geri isteyebilir. Ancak, vesayet altındaki
kişi, sadece kendi menfaatine harcanan veya geri isteme zamanında malvarlığında mevcut olan zenginleşme tutarıyla ya da
iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmış olduğu miktarla sorumludur.
Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı
zarardan sorumlu olur.
5. Meslek veya sanat
Madde 453- Vesayet altındaki kişiye vesayet makamı tarafından bir meslek veya sanatın yürütülmesi için izin
verilmiş ise, o kişi bununla ilgili her türlü olağan işlemleri yapmaya yetkilidir ve bu tür işlemlerden dolayı bütün malvarlığı
ile sorumludur.
C. Malvarlığının yönetilmesi
I. Yönetim ve hesap tutma yükümlülüğü
Madde 454- Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığını iyi bir yönetici gibi özenle yönetmek zorundadır.
Vasi, yönetimle ilgili hesap tutmak ve vesayet makamının belirlediği tarihlerde ve her hâlde yılda bir defa hesabı
onun incelemesine sunmakla yükümlüdür.
Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve açıklama yeteneğine sahip ise, hesabın hâkim tarafından incelenmesi
sırasında olanak ölçüsünde hazır bulundurulur.
II. Serbest mallar
Madde 455- Vesayet altındaki kişi, kendi tasarrufuna bırakılmış olan mallar ile vasinin izniyle çalışarak kazandığı
malları serbestçe yönetir ve kullanır.
D. Görevin süresi
Madde 456- Vasi, kural olarak iki yıl için atanır.
Vesayet makamı, bu süreyi her defasında ikişer yıl uzatabilir.
Dört yıl dolunca vasi, vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
E. Vasinin ücreti
Madde 457 - Vasi, vesayet altındaki kişinin malvarlığından, olanak bulunmadığı takdirde Hazineden karşılanmak
üzere kendisine bir ücret verilmesini isteyebilir. Ödenecek ücret, yönetimin gerektirdiği emek ve yönetilen malvarlığının
geliri göz önünde tutulmak suretiyle her hesap dönemi için vesayet makamı tarafından belirlenir.8118
İKİNCİ AYIRIM
KAYYIMIN GÖREVLERİ
A. Kayyımın konumu
Madde 458- Bir kimseye kayyım atanması onun fiil ehliyetini etkilemez. Yasal danışmanlığa ilişkin hükümler
saklıdır.
Kayyımın görev süresi ve ücreti vesayet makamı tarafından belirlenir.
B. Kayyımlığın kapsamı
I. Belli bir iş
Madde 459- Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım, vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır.
II. Malvarlığının yönetimi
Madde 460-Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim
ve korunması için gerekli olan işleri yapabilir.
Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi, temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek
durumda değilse vesayet makamının iznine bağlıdır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
VESAYET DAİRELERİNİN GÖREVLERİ
A. Şikâyet ve itiraz
Madde 461- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı
vesayet makamına şikâyette bulunabilir.
Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir.
B. İzin
I. Vesayet makamından
Madde 462- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir:
1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde başka bir aynî hak kurulması,
2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve
rehnedilmesi,
3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
4. Ödünç verme ve alma,
5. Kambiyo taahhüdü altına girme,
6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması,
8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve
konkordato yapılması,8119
9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
10. Borç ödemeden aciz beyanı,
11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması,
12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,
13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.
II. Denetim makamından
Madde 463- Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da izni gereklidir:
1. Vesayet altındaki kişinin evlât edinmesi veya evlât edinilmesi,
2. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması,
3. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir
sermaye ile bir şirkete ortak olunması,
4. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
5. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması,
6. Küçüğün ergin kılınması,
7. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması.
C. Rapor ve hesapların incelenmesi
Madde 464- Vesayet makamı, vasinin belli dönemlerde vereceği rapor ve hesapları inceler; gerekli gördüğü hâllerde
bunların tamamlanması veya düzeltilmesini ister.
Vesayet makamı, rapor ve hesapları kabul veya reddeder; gerektiğinde vesayet altındaki kişinin menfaatini korumak
için uygun önlemleri alır.
D. İznin bulunmaması
Madde 465- Kanunen gerektiği hâlde vasinin yetkili vesayet dairelerinin iznini almadan yapmış olduğu işlemler,
vesayet altındaki kişinin vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
VESAYET ORGANLARININ
SORUMLULUĞU
A. Özen yükümü
Madde 466-Vesayet organları ve vesayet işleriyle görevlendirilmiş olan diğer kişiler, bu görevlerini yerine
getirirlerken iyi bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler.
B. Vasinin sorumluluğu
Madde 467- Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan
sorumludur.
Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.8120
C. Devletin sorumluluğu
Madde 468- Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan
doğrudan doğruya sorumlu olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan da sorumludur.
Zararı tazmin eden Devlet, zararın meydana gelmesinde kusurlu olanlara rücu eder.
Zararın doğmasına kusurları ile sebep olanlar, rücu hakkını kullanan Devlete karşı müteselsilen sorumludurlar.
D. Görev ve yetki
Madde 469- Devletin vesayet dairelerinde görevli kişilere karşı rücu davasına bakmaya, vesayet dairelerinin
bulunduğu yere en yakın asliye mahkemesi yetkilidir.
Vesayetle ilgili tazminat ve diğer rücu davaları vesayet dairelerinin bulunduğu yer asliye mahkemesinde görülür.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
VESAYETİN SONA ERMESİ
BİRİNCİ AYIRIM
VESAYETİ GEREKTİREN HÂLLERİN
SONA ERMESİ
A. Küçüklerde
Madde 470- Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla kendiliğinden sona erer.
Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilân
eder.
B. Hükümlülerde
Madde 471- Özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûmiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet, hapis hâlinin
sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.
C. Diğer kısıtlılarda
I. Kaldırılması
Madde 472- Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer.
Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.
Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin kaldırılması isteminde bulunabilir.
II. Usulü
1. İlân
Madde 473- Kısıtlama ilân edilmişse, kaldırılması da ilân olunur.
Fiil ehliyetinin yeniden kazanılması, ilânın yapılmasına bağlı değildir.
2. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığında
Madde 474- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı yüzünden kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılmasına,
ancak kısıtlama sebebinin ortadan kalkmış olduğunun resmî sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi hâlinde karar verilebilir.8121
3. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimde
Madde 475- Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü
yönetmesi sebebiyle kısıtlanmış olan kişinin vesayetin kaldırılmasını isteyebilmesi, en az bir yıldan beri vesayet altına
alınmasını gerektiren sebeple ilgili olarak bir şikâyete meydan vermemiş olmasına bağlıdır.
4. İstek üzerine kısıtlamada
Madde 476- Kendi isteğiyle kısıtlanmış olan kişi üzerindeki vesayetin kaldırılması, kısıtlamayı gerektiren sebebin
ortadan kalkmasına bağlıdır.
D. Kayyımlıkta ve yasal danışmanlıkta
I. Genel olarak
Madde 477- Temsil kayyımlığı, kayyımın yapmakla görevlendirildiği işin bitirilmesiyle sona erer.
Yönetim kayyımlığı, kayyımın atanmasını gerektiren sebebin ortadan kalkması veya kayyımın görevden alınmasıyla
sona erer.
Yasal danışmanlık, vesayetin kaldırılmasına ilişkin hükümler uyarınca vesayet makamının kararıyla sona erer.
II. İlân
Madde 478- Atamanın ilân edilmiş olması veya vesayet makamının gerekli görmesi hâllerinde, kayyımlığın sona
erdiği de ilân olunur.
İKİNCİ AYIRIM
VASİLİK GÖREVİNİN SONA ERMESİ
A. Fiil ehliyetinin yitirilmesi ve ölüm
Madde 479- Vasilik görevi, vasinin fiil ehliyetini yitirmesi veya ölümüyle sona erer.
B. Sürenin sona ermesi ve uzatılmaması
I. Sürenin dolması
Madde 480- Vasilik görevi, uzatılmadığı takdirde, sürenin dolmasıyla sona erer.
II. Engelin veya kaçınma sebebinin ortaya çıkması
Madde 481- Vasi, vasiliğe engel bir sebebin ortaya çıkması hâlinde görevinden çekilmek zorundadır.
Vasi, bir kaçınma sebebi ortaya çıktığı takdirde sürenin bitiminden önce görevinden alınmasını isteyebilir; ancak,
önemli sebeplerin varlığı hâlinde görevine devam etmek zorundadır.
III. Göreve devam zorunluluğu
Madde 482- Görevi sona eren vasi, yenisi göreve başlayıncaya kadar zorunlu işleri yapmakla yükümlüdür.
C. Görevden alınma
I. Sebepleri
Madde 483- Vasi, görevini ağır surette savsaklar, yetkilerini kötüye kullanır veya güveni sarsıcı davranışlarda
bulunur ya da borç ödemede acze düşerse, vesayet makamı tarafından görevden alınır.8122
Vasinin görevini yapmakta yetersizliği sebebiyle vesayet altındaki kişinin menfaatleri tehlikeye düşerse, vesayet
makamı kusuru olmasa bile vasiyi görevden alabilir.
II. Usulü
1. İstek üzerine veya re'sen
Madde 484- Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki kişi veya her ilgili, vasinin görevden alınmasını
isteyebilir.
Görevden alınmayı gerektiren sebebin varlığını başka bir yoldan öğrenen vesayet makamı, vasiyi re'sen görevden
almakla yükümlüdür.
2. Araştırma ve uyarı
Madde 485- Vesayet makamı, ancak gerekli araştırmayı yaptıktan ve vasiyi dinledikten sonra onu görevden alabilir.
Vesayet makamı, ağır olmayan hâllerde vasiye görevden alınacağı konusunda uyarıda bulunur.
3. Geçici önlemler
Madde 486- Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde vesayet makamı, vasiye geçici olarak işten el çektirip bir kayyım
atayabileceği gibi; gerekirse muhtemel zararı göz önünde bulundurarak vasinin mallarına ihtiyati haciz koyabilir ve
tutuklanmasını da isteyebilir.
4. Diğer önlemler
Madde 487- Vesayet makamı, görevden alma ve uyarıda bulunmanın yanı sıra, vesayet altındaki kişinin korunması
için gerekli diğer önlemleri de almakla yükümlüdür.
5. İtiraz
Madde 488- İlgililer, vesayet makamının kararlarına karşı, tebliğ gününden başlayarak on gün içinde denetim
makamına itiraz edebilirler. Denetim makamı, gerektiğinde duruşma da yaparak bu itirazı kesin karara bağlar.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
VESAYETİN SONA ERMESİNİN
SONUÇLARI
A. Kesin hesap ve malvarlığının teslimi
Madde 489- Görevi sona eren vasi, yönetimle ilgili son raporu ve kesin hesabı vesayet makamına vermekle yükümlü
olduğu gibi; malvarlığını vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye teslim edilmek üzere hazır bulundurmak
zorundadır.
B. Rapor ve hesabın incelenmesi
Madde 490- Son rapor ve kesin hesap belli zamanlarda verilen rapor ve hesaplar gibi vesayet makamı tarafından
incelenir ve onaylanır.
C. Vasinin görevine son verilmesi
Madde 491- Son rapor ve kesin hesap onaylandıktan ve malvarlığı vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni
vasiye teslim edildikten sonra, vesayet makamı vasinin görevinin sona erdiğine karar verir.
Vesayet makamı, son rapor ve kesin hesabın onaylanması veya reddi konusundaki kararı ile birlikte kesin hesabı
vesayet altındaki kişiye, mirasçılarına veya yeni vasiye, tazminat davası açma hakları bulunduğunu da belirtmek suretiyle
tebliğ eder. Bu tebliğde vasinin görevine son verildiği de belirtilir.8123
D. Sorumluluk davasında zamanaşımı
I. Olağan zamanaşımı
Madde 492- Sorumlu vasi ve kayyıma karşı açılacak tazminat davası kesin hesabın tebliğ edildiği tarihten başlayarak
bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Tazmin ettirilemeyen zararlar için Devlete karşı açılacak tazminat davasının zamanaşımı süresi, zararın vasi, kayyım
ve yasal danışmana tazmin ettirilemeyeceğinin anlaşılmasından başlayarak bir yıldır.
Vesayet dairelerinde görevli olanların sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı Devlete karşı açılacak davaların
zamanaşımı genel hükümlere tâbidir.
Devletin rücu davası, rücu hakkının doğumunun üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II. Olağanüstü zamanaşımı
Madde 493- Olağan zamanaşımı süresi işlemeye başlamadan önce zarar gören tarafından bilinmesi veya anlaşılması
olanağı bulunmayan bir hesap yanlışlığına veya bir sorumluluk sebebine dayanan tazminat davası, hesap yanlışlığının veya
sorumluluk sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl içinde açılabilir.
Vesayetten doğan tazminat davaları, her hâlde kesin hesabın tebliğinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına
uğrar.
E. Vesayet altındaki kişinin alacağı
Madde 494- Vesayet altındaki kişinin vasi veya Devlete karşı alacakları imtiyazlı alacaktır.

Davet

Kaymakamlık Sınavı için sürekli olarak Soru-Çözme grubu kurulmuştur. Birbirinden zorlu sorular paylaşılacaktır. Üyelik ücretsizdir. Facebook üzerinden takip edebilirsiniz.
Facebook grubuna buradan katılabilirsiniz.
https://www.facebook.com/groups/663193080475675/?fref=ts

Popüler Yazılar